Hz. Muhammed

Hz. Peygamber’e Muhalif Kesimler/Güçler

Rasûlullah (a.s.), Medine’de yaşayan bütün kesimlerle barış ve karşılıklı güven ortamı içinde yaşama irâdesini gösterdi.[6] Bu irâdeye rağmen, Medine’deki müşrik Araplar ve Yahûdî gruplar İslâm toplumunu taciz etmeye devam ettiler.

Hz. Peygamber'in Yahudilerle Mücadelesi

Yahudiler yine aynı, kavga yine aynı, mücadele yine aynıdır. Aynı olmayan tek şey Efendimiz’in (sas) bu Nebevî mirasını doğru anlayıp, oradan doğru bir manada ilham alarak bugünün dünyasında mücadele edecek, Müslümanca düşünen ve Müslümanca yaşayan insanların azlığıdır.

Yahûdîlerle Vatandaşlık Anlaşması

Yahudilerle yapılan ve İslâm Devleti’nin ilk anayasası sayılan vatandaşlık antlaşmasında, iki tarafın hak ve sorumlulukları tespit edilmiş, devletin sınırları belirlenmiş ve Peygamber Efendimiz şehirde en yüksek otorite olarak kabul edilmişti.

Ezan: Bir Özgürlük Manifestosu

Ezan, sadece müminleri namaza davet etmek maksadıyla yapılan basit bir duyurudan ibaret değildir; o aynı zamanda İslâm’ın esaslarını en özlü bir şekilde haykıran bir tebliğ, bir özgürlük manifestosu ve tüm insanlığı tevhîd’e, şahâdet’e, tekbîr’e, salât’a ve felâh’a çağıran özlü bir davettir.

Devletleşme

İslâm devleti rahmet ve sevgi esası üzerine kurulmuştu. Bu esas, insanlar arasındaki nefret, kin ve düşmanlığı yasaklıyordu. İslâm’da rahmet, salt bir ruhi infial değil, herkese acımak demektir.

Siyer-i Nebi Dersleri 36: Ezan-ı Muhammedî

Kalpler aynı dava için çarpar, sevinçler ve kederler bir olur, herkes aynı şeyi dert edinirse bunun adı kardeşlik olur. Derdi, davası bir olanların geceleri de aynı rüyalarla süslenir. Mekkeli Ömer'le Medineli Abdullah aynı gece aynı rüyayı görürse o şehir Medine, o asır asr-ı saadet olur.

Böyle Bir Eğitim İstiyoruz

Bizim Peygamberimiz, doğru sözlüydü. O’nun bu vasfını düşmanları bile kabul ederdi. Peygamberliğini ilan ettiği zaman O’nu çeşitli bahanelerle suçlayanlar kendisine asla yalancı diyemedi. Ebû Cehil bile O’na “Ben Sana yalancısın demiyorum. Ama ben bütün söylediklerini doğru saymıyorum.” demişti.

Peygamberimizin Tebük Hutbesi

İyi biliniz ki; sözlerin en doğrusu, Allah’ın Kitâbı’dır! Yapışılacak en sağlam kulp, takvâdır! Dinlerin hayırlısı, İbrâhîm -aleyhisselâm-’ın dîni (İslâm)’dır! Sünnetlerin hayırlısı, Muhammed’in sünnetleridir! Sözlerin şereflisi, zikrullâhtır. Kıssaların güzeli, Kur’ân(da olanlar)dır.

Sünnete Uymak ibadete, İbadet İse Aşk-ı İlâhiye Sebeptir

Sünnet; insanı her an ve her yerde Allah’ı anmaya götürür. Günlük işlerimizde dahi bağlı kaldığımız ilkeler sayesinde kalbimiz Mevla’ya döner, O’nu (cc) hatırlar, O’na bağlanır. Hâli ile Rabbini zikreder. Dili ile tesbih eder. Kazaya rıza duyarak mutmain yaşar.

Hz. Peygamber (a.s.) Devrinde Mescit ve Camiler

üce Allah, yeryüzünde bazı yerleri şereflendirmiş, ibadet mekânları kılmış ve oralarda yapı­lan ibadetlerin sevap ve mükâfatını arttırmıştır. Kullarına bir lütuf ola­rak ve necatlarını kolaylaştırmak için, peygamberleri vasıtasıyla bunu haber vermiştir.
Subscribe to RSS - Hz. Muhammed