Nazil olacak ayetleri okumak, her yer/şeyde Allah’ın mührünü okumak, vücuda gelmiş her şeyin sadece “kün” emriyle var olduğunu okumak, dünyanın geçiciliğini okumak, tekrar O’na döneceğimizi okumak..
Ramazan ayının muhtemelen yirmi yedisi, pazartesi gecesiydi. Muhammed aleyhisselam Hira Mağarası’nda tefekkür ederken yeryüzünün en büyük hadisesi gerçekleşti.
Yeryüzündeyiz… Fakat dünyaya korku ve üzüntü âdeta mührünü vurmuş: Korkudan gözler yuvalarından fırlayacak; üzüntü ile ciğerler pare pare… Ağlamaktan göz pınarları kurumuş. Vicdanlarda sükûnun, toplumda huzurun yerinde yeller esiyor.
İlâhî daveti bütün insanlığa benimsetme aşkı, Rasûl-i Kibriyâ Efendimize derin bir heyecan veriyordu. Gönüllerini bu davete kapayanlara acıyarak, üzülerek bakıyordu. Bunlar bilmiyorlar; bilmedikleri için böyle davranıyorlar; ben onlara bilmedikleri gerçeği anlatmalıyım, diye...
Ruhlar bedene, bedenler dünyaya göç ediyor. Ana yurt cennet, vefalı bir dost gibi yeniden göç bekliyor. Dünyanın sadrı Mekke. Lakin putlar dolmuş içine. Kalpler kara noktalarla dolmuş. Yetimin gözyaşı; gömülen kızın saçı kara.
Mirac, Efendimiz için ne güzel bir yükseliş, ne erişilmez bir mazhariyet ise O zat aleyhisselam'ın sayesinde bulunan biz ümmeti için öyle azametli bir şereftir. Âlemler, cennetler genişliğinde bir rahmettir.
Hz. İbrahim oradan geçti, tevhidin izini bıraktı. Hz. Yakup gözyaşlarıyla suladı topraklarını, âhını ve masumiyetini bıraktı Hz. İsa. Kudüs her şeyden daha çok Meryem demek belki de. Masumiyet, mahrumiyet, yalnızlık, acı ve gözyaşı; iffet, suskunluk ve nimet…
Ebû Cehil’in kapılardan kovuşu değil, müminin görmezden gelişi… Ebû Cehil’in yok sayışı değil inananların yok sanışı…/
Varlığın gösteriş kuyularına düşüp de karanlıklarda insanlığımızı kaybettiğimiz dindarlığımızın sınanışı… İnanmış görünüp de ikiyüzlülüğümüzün yüzümüze vurulmayışı…
İslâm’da nihâi hedef, iktidar olmaktır, yani Allah’ın dînini, Allah’ın arzına hâkim kılmaktır. Biz Müslümanların en başta gelen görevi, İslâm’ı yeryüzüne yaymak ve onu iktidar yapmaktır.
Burası neresi? Bu yalçın kayalar arasındaki çorak vadi. Etraf çöl… Ipıssız. Ses bile geliyor geri. Ne oldu şimdi? Hani seçilmişti? Basit bir cariye iken efendisine verilmiş sonra kendisine bir yavru verilmiş sonra da buraya getirilmişti. Peki ya neden?