Hayat rehberi olan Kur’an-ı Kerim, her şeyi tastamam hazırlanmış bir kitap olarak gönderilmiştir. Müşrikler, onun ortaya koyduğu düzenin mükemmelliğini fark etseler de bu ağır sorumluluğun altına girmek istememişlerdi.
Kul Allah’a gerek farz gerekse nafile ibadetlerle yaklaşır. Allah’a (celle celâlühü) yakınlaşmak ve rızasına ulaşmak için Âdem (as) ile başlayan en önemli ibadetlerden birisi de hiç kuşkusuz kurban ibadetidir.
Ana, baba ve oğul birlikte imtihanı kazandılar. Onlara imtihanı kazandıran, îmanları, sadâkatleri ve teslimiyetleriydi. Mümin, işte böyle olmalıydı. Yüce Allah, bu olayı Kur’ân-ı Kerîm’de anlatarak Hz. İbrâhim’i ve âilesini bize örnek göstermektedir.
Ramazan, bizler için hidayet olan, hakkı batıldan ayıran Allah’ın Kitabı’nın indirildiği mübarek bir aydır. Ramazan bir mektep ise ders kitabı da Kur’an’dır. Müfredatı Rabbimiz tarafından belirlenen bu Ramazan mektebinden mağfiret diplomasıyla mezun olunmalıdır Bayramla da mezuniyet töreni kutlanır.
Ashâbın hayatında Kur’an’ın ayrı bir anlamı vardı. Onlar Kur’an’ı anlamak, hayatlarına tatbik etmek için okurlardı. Kur’an okumadan bir günün geçmemesini arzuluyorlardı. Bu arzuyla yaşayan sahabe ramazan ayında daha fazla Kur’an okumuşlardır.
Resûl-i Ekrem Efendimiz gecenin son üçte birine doğru, seher vaktinde, horoz sesiyle uyanırdı. Cihana bedel kara gözlerindeki uykuyu eliyle silerek doğrulur ve ‘Bizi öldükten sonra dirilten Allah’a hamdolsun. Yeniden diriltip huzurunda toplayacak da O’dur’...
Hz. Peygamber Efendimiz, Ümmü Seleme'nin ve Ümmü Habibe’nin çocuklarını kendi çocukları gibi sever ve öylece himaye ederdi. Bu çocuklarla şakalaşır, kendilerini sever ve onlara babalarını aratmazdı. Bir keresinde Ümmü Seleme’nin kızı küçük Zeyneb’in yüzüne şaka ile biraz su serpmiş ve onu neşelendirmişti. Zeyneb, yaşlandığı zaman bile yüzünde gençliğin tazeliğini korur, bilenler de bunu yüzüne serpilen suya bağlarlardı.
Nazil olacak ayetleri okumak, her yer/şeyde Allah’ın mührünü okumak, vücuda gelmiş her şeyin sadece “kün” emriyle var olduğunu okumak, dünyanın geçiciliğini okumak, tekrar O’na döneceğimizi okumak..
Ramazan ayının muhtemelen yirmi yedisi, pazartesi gecesiydi. Muhammed aleyhisselam Hira Mağarası’nda tefekkür ederken yeryüzünün en büyük hadisesi gerçekleşti.