Sümeyye OLGAÇ

Rabîa’nın Dileği

Bir kelime düştü yüreğime. Sanki kaldıramayacak, düşürüverecektim onu yere. Sessiz ve sedasız bir haykırış olup taşmıştı içimden.

Bin Tane Canın Olsa

Bir haber gelmişti uzaklardan. Mekke rüzgârlarının da şahit olduğu bu haber, sevda kokuyordu. Rüzgâr, tüm bildiklerini anlatmak için hızlıca esiyor ve Mekke’nin sıcağını ona kulak verenlerin yüreğine üflüyordu.

Susuz Gönüllerin Âb-ı Hayatı: Kur’an

Ey örtüsüne bürünen, kalk ve uyar! Bir müjde arıyordu kâinat. Kalemin kâğıda, toprağın tohuma, yağmurun buluta sakladığı bir müjde.

Onlar Bilmiyorlar

Mekke halkı sessiz… Zulmün karşısında putlar kadar dilsiz. Şefkat ve merhametten yoksun kalpler kara. Gökyüzü en az Ebu Cehil kadar vefasız, tek bir damla indirmiyor. Toprak rahmet yağmurlarına muhtaç bekliyor.

Mürekkep İle Kalem Arasında

Kırmızı gül yapraklarının rengini aldığında güneş, heybetli dağların ardından doğuyordu.

İmtihandaki Sır

Güneş , her zaman doğudan doğup batıdan batıyor . Yıldızlar, geceyi her zaman ışıl ışıl süslüyor. Bulutlar, bir kuş misali oradan oraya uçuyor.

Hakka Yürüyen Muallimler

Medine sokaklarında açan güllerin rengi bir başka bu günlerde. Sular durgun, bütün mahlûkat lâl kesilmiş, sessizliğinde bir hüznü saklamakta.
Subscribe to RSS - Sümeyye OLGAÇ