Mescid-i Aksa, hem tarihi ve sembolik bir değer olması cihetiyle hem de İslam’ın şiarlarından biri olması yönüyle Müslümanlar için bambaşka bir değeri haizdir. İslam’ın şiarlarına saygı göstermek, sahiplenmek ve korumak da Kur’an’ın ifadesiyle, Allah’a olan bağlılığın ve saygının bir tezahürüdür.
Hz. Muhammed
Bu Yüzün Sahibi Yalan Söylemez
Kuba’da ciddi bir değişim başlamıştı. Peygamberimiz aleyhisselâm başta olmak üzere, Sahâbe-i Kirâm canla başla çalışıyor, karanlıklar aydınlanıyordu. İslâm’ın doğuşundan itibaren gizlice takibini yapan Yahudiler, artık her şeyleri ile ortaya çıkmışlardı.
Hz. Peygamber Efendimiz Annesinin Kabrini Ziyaret Ediyor
Hicretten sonra Medine'ye yerleşen Hz. Peygamber, annesinin kabrini birkaç kere ziyaret etmiştir. Hicretin altıncı senesinde Hudeybiye'ye giderken Ebvâ'ya uğramış ve annesinin kabrini ziyaret etmiştir. Bu ziyaret esnasında kabir taşlarını düzelten ve kabrin başında ağlayan Hz. Peygamber'e niçin ağladığı sorulunca, "Annemin şefkat ve merhameti gözümün önüne geldi de onun için ağladım" cevabını vermiştir.
Peygamber Efendimizin Evleri
Allah Rasûlü (sav) mescidi yaptıktan sonra, mescidin yanına evlerini (hücrelerini) kerpiçle yaptırdı. Evlerin tavanı hurma gövde ve dallarıyla, etrafı (duvarları) kerpiçle, iç bölümler ise çamurla sıvanmış hurma dalları ve yünden çullarla yapılmıştı.
Sınırları Koruma
"Ey mü'minler, sabredin, sabır yarışında düşmanlarınızı geçin, sınırlarda nöbet bekleyin, (cihada hazır ve ) Allah'a karşı saygılı olun ki, felah bulasınız, kurtulasınız!"'
Örneği Örnek Almak
Dinin, sadece insanla Allah arasında bir ilişki olduğuna, yalnızca mescidlerde, kiliselerde ve havralarda mahsur bulunduğunu iddia edenlere karşı, Medine’de bir İslâm devletinin kurulmuş olması, özellikle günümüz Müslümanı için üzerinde ciddiyetle durması gereken yaşanmış bir hakikattir.
Bir İhya ve İnşa Hareketi Olarak Hicret
Hicret; samimiyettir. İnancının yolunda ne kadar samimi olduğunun bir imtihanıdır. Kolay günlerin değil, zor zamanların, varlığın değil yokluğun, ganimetin değil mücadelenin adamı olduğunu gösterebilmektir. Acaba deyip tereddüt göstermeden emre uyup yola çıkabilmenin işaretidir. Bu yolda başa gelebilecek her şeye rıza gösterip, arkaya bakmadan yürüyebilmektir.
Hicret ve Önemi
“Allah yolunda hicret eden, çok bereketli yer ve genişlik bulur. Evinden Allah’a ve peygamberine hicret ederek çıkan kimseye ölüm gelirse, onun ecrini vermek Allah’a aittir. Allah, bağışlar ve merhamet eder.” (Nisâ 4/100)
Hicret
Hacer ve yavrusu çok uzaklardan gelmişlerdi. Ama niçin geldiklerini bilmiyorlardı. Çölün ortasıydı. Hiç kimseler yoktu. Allah’ın arzı ne kadar da genişti. Çok uzaklara gelmişlerdi. Hacer, İbrahim’e baktı. O hiç konuşmadan dönüp gidiyordu. Dayanamadı ve sordu:
İman, Hicret ve Cihat: Lût (a.s)
Lût Kavmi, bugünkü Ürdün toprakları ile Batı Şeria arasında yer alan Ölü Deniz diye de bilinen Lût Gölünün olduğu bölgede yaşamıştır. Bu kavim insanlık tarihinde o güne kadar hiç görülmemiş bir fenalığı ihdas etmiş ve insanlık tarihinin yüz karası olmuşlardır.