Hz. Lut (as), Yüce Rabbimizin, “Şüphesiz iman edip hicret edenler, mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihad edenler…”[1]diye bahsettiği yiğit Müslümanların geçmişteki öncülerindendi. Âdeta bu ayet Hz. Lûtaleyhisselâmın hayatının özetidir.
Nemrut ve kavmi, ateşin Hz. İbrahim’i yakmadığını gördükleri halde bu mucizeye iman etmemişler, eski sapıklıklarına devam etmişlerdi. Hz.Lût (a.s) ise Hz. İbrahim (a.s)’e imân etmiş[2] ve Onunla hicret etmişti. Birlikte hicret ederlerken Nemrut ve kavmine şöyle haykırmışlardı. “Biz kesinlikle sizden de, sizin taptıklarınızdan da uzağız. Biz sizi de taptıklarınızı da reddediyoruz. Sizinle bizim aramıza sadece tek olan Allah’a iman edinceye kadar sürecek bir düşmanlık ve nefret girmiştir.”[3] Kur’an-ı Kerim onların bu davranışını bizlere güzel bir örnek olarak takdim eder ve şöyle der: “İbrahim’de ve onunla beraber olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır.”[4]Daha sonra Allah Teâlâ, onları helak edilecek olan o kavimden kurtardığını ve mübarek topraklara ulaştırdığını haber vermektedir: “İbrahim ve Lût’u kurtarıp âlemler için mübarek kıldığımız ülkeye ulaştırdık.”[5]Hz. Lût (a.s),Hz. İbrahim(a.s) ile birlikte önce Urfa’ya daha sonra Şam’a oradan da Filistin’e gitmiştir. Buralarda kıtlık baş gösterince, bu yolculuk Mısır’a kadar uzanmıştır.
HZ. LÛT (A.S)’UN PEYGAMBERLİĞİ
Kur’an-ı Kerim’de 27 yerde geçen “Lût” kelimesinin İbranice veya Süryanice olduğu ileri sürülmektedir. Lût’un (a.s), âlemlere üstün kılındığı[6], kendisine diğer peygamberler gibi ilim ve hikmet verildiği, salihlerden olduğu, ilahi rahmete kabul edildiği[7] haber verilmektedir.
Kur’an-ı Kerim’inHz. Lût (a.s) ile ilgili açıklamaları, hem mü’minler için her zaman güzel bir örnek olması; hem detahrif edilmiş Tevrat’ta yer alan adi, bayağıve alçakça iftiraların reddi içindir. Bu açıklamalarla,Onun bir rahmet peygamberi olduğu, Allah’ın ondan razı ve hoşnut bulunduğu, ilim ve hikmet ile desteklenerek âlemlere üstün kılındığıbelirtilmiş ve böylece Hz. Lût Peygamber hakkında uydurulmuş olan ne kadar adi, bayağıve alçakçaiftiralar varsa hepsi,hakîkiTevrat ve İncil’i tasdik eden Yüce Kur’an’daAllah tarafından reddedilmiştir.
LÛT KAVMİ (SODOM HALKI)
Lût Kavmi, bugünkü Ürdün toprakları ile Batı Şeria arasında yer alan ve Ölü Deniz diye de bilinen Lût Gölünün olduğu bölgede yaşamıştır. Bu kavim insanlık tarihinde o güne kadar hiç görülmemiş bir fenalığı ihdas etmiş ve insanlık tarihinin yüz karası olmuşlardır. Bunlar Allah’ın verdiği nimetlere teşekkür etmek yerine azgınlaşmışlar, şımarmışlar ve daha da ileri giderek utanmaz hayâsızlıklarpeşinde koşmuşlardır. Kadınlarla evliliği kötü görmüş, homoseksüellik denilen hemcinsleriyle birlikte olma iğrençliğini bir övünç(!) meselesi haline getirmişlerdir. Böylece temiz fıtrattan uzaklaşıp sapkınlık bataklığına gömülerek insanlığın yüzkarası olan bu kavim, pisliklerini alenileştirdikleri gibi bu çirkin tavırlarını tecavüzlere kadar götürmüş, utanmazlıklarını alaylarıyla arttırmışlardır.[8]
HZ. LÛT (A.S)’UN KAVMİNİ İKAZI
Lût (a.s); şehvet düşkünü, fıtrat dışına çıkmış, hak ve hukuk nedir bilmez kavmini ikaz ile görevlendirilmişti. Allah’ın rahmeti olarak bu kavme gönderilen Hz. Lût (a.s) en güzel şekilde tebliğine başlamıştı. Onlara öncelikle Rablerini hatırlatmış ve bu yaptıkları rezilliklerden Allah’ın hoşnut olmadığını Allah elçisi olarak bildirmişti. Hz. Lût (a.s), belki öğüt alırlar diye kavmine yöneldi ve onları kendi kendileriyle yüzleştirerek bulundukları iğrençlikten kurtarmak istedi: “Peygamber olarak gönderdiğimiz Lût, kavmine şöyle seslendi: Dünyada sizden önce hiç kimsenin yapmadığı iğrenç bir işi nasıl yaparsınız? Kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz.”[9]
TARİHÎ ÇİRKİNLİK
Eşcinselliği iğrenç ve insanlık dışı bir fiil olarak reddeden ve bir kavmin helâkine sebep olarak gösteren Kur’ân-ı Kerim’in ifadeleri son derece net ve ürkütücüdür. Sevgili Peygamberimiz, üç defa "Lût kavminin annelini işleyen kimseye, Allah, lanet etsin!” buyurarakeşcinsel ilişkide bulunanların lanetlendiklerini haber vermiştir.[10] Ayrıca “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Hz.Lût’ un kavminin amelini işlemeleridir.” buyurmak suretiyle bu iğrençliğin İslam ümmeti için taşıdığı tehlikeye işarette bulunmuştur.[11]
Batı toplumlarında yaygınlaşan ve hatta yasalarla meşrulaştırılmak istenen bu çirkin davranışı Müslüman toplumlara da bulaştırmak için hayli gayret gösterilmektedir. Öncelikle bu pislik ve iğrenç fiil, normal bir davranış biçiminde sunulmaktadır. Bunun bir özgürlük olduğu ve başkalarının da saygı duyması gerektiği telkin edilmektedir. Ne yazık ki bizim toplumumuzda da dini şuurdan uzak birçok insan homoseksüelliğin bir yaşantı biçimi olduğunu kabul etmiş gözükmektedir.Bu gün batı medeniyeti(!), Müslüman toplumların yasalarında bile zinâ ve homoseksüelliğin suç olarak yer almasına tahammül edememekte ve ne yazık ki İslâm ülkeleri de bu konuda batıya boyun eğmektedir.
Mü’minler, güç ve kuvvet sahibi Allah’a sırtlarını dayayarak böylesi çirkinliğe ve ahlaksızlığa karşı durmak zorundadırlar. Sadece ahlaksızlığı yaymak isteyenlerin değil onları hoş görmek, doğal karşılamak, benimsemek veya tehlikeyi küçümsemek suretiyle buna çanak tutanların da böylesi ahlaksızlıkta payı bulunduğu dikkatten uzak tutulmamalıdır. Nitekim bazı ayetlerde, günahı hoş görmenin veya günaha sebep olmanın da onu işlemek gibi bir vebal teşkil ettiği bildirilmektedir.[12]
HZ. LÛT (A.S) TEHDİD EDİLİYOR
Hz. Lût (a.s) insanları uyarmakla görevli bir Peygamber olarak kötülükleri görmezden gelemez ve halkın hatırı için hakkısöylemekten geri duramazdı. Bu yüzden alacağı tepkilere aldırmadan kavminin hangi haleti ruhiye içinde olduğunu onların yüzlerine şöyle haykırıyordu: “Doğrusu siz, haddi aşan azgın bir kavimsiniz.”[13]Hz. Lût’un kavmi, zerre kadar Hz. Lut’un çağrısına kulak vermedi ve Allah’ın insanlığa rahmeti olan bu güzel insana şöyle cevap verdiler: “Bunları ülkenizden çıkarın. Çünkü bunlar temizliğe fazla düşkün insanlardır!”[14]Zâlim kavim, bu sözleriyle kendilerine samimi bir şekilde nasihât eden Hz. Lutaleyhisselâmı ve O’na inanan bir avuç mü’minivatanlarından çıkarmakla tehdit ediyordu. Onların bu tehdidinden; pislenenlerin fıtratlarının bozulduğunu, bunun için de bozulmamış fıtrata; yani temizliğe tahammül edemez hale geldiklerini görüyoruz. Pislenmiş fıtratlılarla, temiz fıtratlıların ilânihaye bir arada yaşayamayacakları anlaşılmaktadır. Çağımızın kokuşmuşluğuna, temizfıtratlılarİslâm davetiylekarşı çıktıkça;pisliğe bulanıp çirkinleşenler, onları kınamaya hatta ülkelerinden çıkarmaya çalışacaklardır.
Kavminin bütün tehditkâr tavırlarına karşı, Hz. Lût (a.s) geri adım atmadı ve cesurca: “Ben sizin yaptıklarınızdan nefret ediyorum”[15] dedi.Hz. Lut’un, utanmadan çirkefliği alenileştiren kavmine karşı sert bir üslûp kullandığını görmekteyiz. Buradan, davetin başında kullanılması gereken yumuşak üslûbun, muhataplar çirkinlikleri açıkça savunmaya ve inananları tehdit etmeye başladıkları andan itibaren sertleşmesi gerekebileceğini anlıyoruz.
Davetçi, insanlardan asla nefret etmez. Onların çirkin, aşağılık davranışlarından tiksinir. O, çirkin davranışlardan bulaşıcı mikroplardan kaçar gibi uzaklaşır. Kesinlikle onlarla beraber oturmaz, onlarla beraber hayat sürmez. Onların yaptıklarını meşru gösterecek her şeyden kaçınır. Bu hususu,Hz. Lûtaleyhisselâmın ellerini Allah’a açarak şöyle dua etmesinden anlıyoruz: “Ya Rabbi! Beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar!”[16]
Hz. Lût (a.s) gibi bir rahmet peygamberini ülkelerinden çıkarmak isteyen kâfirler, bunu yalnız Hz. Lût (a.s)’a yapmamışlar; hemen hemen bütün Peygamberler, bu şekilde ülkelerinden çıkmaya; yani hicrete zorlanmıştır. Ama peygamberler onların çıkarma tehdidi ile değil de, Allah’ın dilemesiyle çıkmışlardır. Temizler pislerden ayrılınca da, o toplumlar helak edilmiştir.
LÛT KAVMİ AZABIN HEMEN GELMESİNİ İSTİYOR
Lût (a.s) kavmine karşı son defa şöyle seslendi: “Siz hala erkeklerle ilişkiye girip yol kesecek ve toplantılarınızda çirkin işler mi yapacaksınız?”[17] (Ankebut 29/29) Yol kesmeleri ve toplantılarındaki çirkin işleri,Hz. Abdullah b. Abbas (r.anhümâ)’dan nakledilen bir rivâyette şöyle anlatılır: “Sodom ve diğer şehirler halkının, şehir dışında, yol üzerinde bostanları ve meyve bahçeleri vardı. Yağmursuzluktan, kuraklık ve kıtlığa uğradıkları zaman, birbirlerine: "İçinde geçimliğiniz bulunan meyve bahçelerinizi, dışarıdan gelecek yolculardan koruyunuz!" dediler. "Nasıl koruyalım?" dediler. Birbirlerinin yanına gelip gittiler. "Yurtlarınızın içinde bulduğunuz ve tanımadığınız yabancıların elbiselerini soyunuz; çekip ırzına geçiniz! Siz, böyle yapmayı âdet edindiğiniz zaman, insanlar, şehirlerinize ayak basamazlar!" dediler ve dediklerini de, yapmağa başladılar.“[18]
Bütün samimi gayret ve çabalara karşı küfür ve ahlâksızlıklarından vaz geçmeyen zâlim kavim, kendilerini ısrarla kurtuluşa çağıran Hz. Lût Peygambere;“Eğer doğru söylüyorsan, Allah’ın azabını bize getir!”diyerek meydan okudu.[19]Aynı zamanda bu, sözün bittiği noktaydı. Hz. Lût (a.s) bu çirkinleşmiş, bayağılaşmış kavme yapabileceği bir şey kalmadığını görünce Yüce Allah’a yönelmiş ve: “Rabbim! Şu bozgunculara karşı bana yardım et!” diye dua etmişti.[20] Allah Teâlâ’nın, Hz. Lut Peygamberin duasını kabul ettiği şöyle ifade edilmiştir: “Biz de onu ve bütün ailesini koruyup kurtardık.”[21]
ALLAH’IN ELÇİLERİ YOLA ÇIKIYOR
Yüce Allah’ın Hz. Lût kavmini helâk etmek üzere genç delikanlılar suretinde gönderdiği melekler, önce müjde vermek için Hz. İbrahim’e (a.s) uğradılar:
“Elçilerimiz (olan melekler) İbrahim (a.s)’e (ilerlemiş yaşına rağmen bir oğlu olacağı) müjdesini getirdiklerinde dediler ki: Biz o memleketin halkını (Lût kavmini) yok edeceğiz. Çünkü oranın halkı zulmü âdet haline getirmişlerdir.”[22]
Hz.Lûtaleyhisselâmın kavminin helak nedeni, zulmü normal yaşantıya dönüştürmeleri, hayatlarını böyle sürdürmeye inatla devam etmeleri ve davetçileri yurtlarından çıkarmaya çalışmalarıydı. Her türlü kötülüğün daha kötüsü, o kötülüğün normal sayılıp alışkanlık hâline getirilmesidir.
ALLAH’IN ELÇİLERİ LÛT’A GELİYOR
Allah’ın elçileri,Hz. Lûtaleyhisselâmadelikanlı suretinde gelmişlerdi. Gelen misâfirlerin melek olduğunu anlayamayan Hz. Lût (a.s); kavminin onları görüp kötülük yapmasından endişe etmeye başladı:
“Elçilerimiz Lût (a.s)’a varınca kendisini bir sıkıntı bastı, göğsü daraldı ve ‘Bugün zor bir gün olacak.’ dedi.”[23]
“(Hz. Lût’un misafirlerinden haberdâr olunca);daha önceleri de çirkin işler yapmış olan kavmi harıl harıl koşup geldiler. Lut onlara: «Ey kavmim! İşte size kızlarım, onlar sizin için daha temizdirler.(Onlarla evlenip fıtrat yolunu seçin; misâfirlerimi rahat bırakın) Gelin Allah'tan korkun, beni misafirlerime rezil rüsvay etmeyin. İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?» dedi.”[24]
“Onlar, “İyi biliyorsun ki kızlarında bizim gözümüz yok. Sen bizim ne istediğimizi çok iyi biliyorsun” dediler. (Lût da:) “Keşke size karşı (koyacak) bir gücüm olsaydı, ya da sağlam bir desteğe dayanabilseydim” dedi.”[25] Bunun üzerine Elçiler, endişe girdabındakiHz. Lût’u şöyle diyerek teselli ettiler: “ 'Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz, onlar sana ilişemeyecekler…”[26]“Korkma, üzülme. Biz şüphesiz seni ve aileni kurtaracağız. Yalnız karın azap içinde kalıp helak olacak.”[27]
KAVMİ İŞARETLENMİŞ TAŞLARLA HELAK OLUYOR
Zulmü âdet haline getirenlere Allah’ın hükmü helâk olarak gerçekleşir. Artık zâlim kavmin helâk zamanı gelmişti. Elçiler; Hz. Lût (a.s)’a şöyle dediler:
“…Gecenin bir vaktinde aileni alıp yola çık. Hiçbiriniz geri dönüp bakmasın. Ancak karın hariç. (Onu bırak.) Kavminin başına gelecek belâ, onun da başına gelecek. Onlar için belirlenen zaman sabah vaktidir. Zaten sabah yakın değil mi?”[28]
“Biz Hz. Lût (a.s)’a şu kesin hükmü bildirdik: “Sabaha doğru onların kökü tamamen kesilmiş olacaktır.”[29] Bu kavmin en zâlimleriHz. Lût (a.s)’u bırakıp Allah’ın meleklerine yönelince olanlar oldu:“Bu zalimler Allah’ın elçileri olan meleklere el uzatmak istediklerinde gözleri kör olmuş, şaşkınlık içinde bağrışarak sağa sola devrilmeye başlamışlardı.”[30]“Daha sonra azap emrimiz gelince o ülkenin altını üstüne getirdik ve başlarına ateşte pişirilmiş taşları peş peşe yağdırdık. O taşlar Rabbin tarafından işaretlenmiştir. Böyle bir azap her zaman zalimlerin tepesindedir.”[31] “Gün doğarken o korkunç ses onları yakalayıverdi. O memleketin altını üstüne getirdik ve başlarına ateşte pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık.”[32] “Biz de onların üzerine bir azap yağmuru yağdırdık. Bu yağmur uyarıldıkları halde aldırmayanlar için ne korkunç bir yağmurdur.”[33]
LÛT (A.S)’UN KARISI DA ONLARDANDI!
O bir peygamber hanımıydı. Salih bir kulun nikâhındaydı ama o haddi aşanlarla beraber hareket etti. Ahlaksızlığa ses çıkarmadığı gibi, onların değirmenlerine su taşıdı. Hz. Lût (a.s)’u mahcup etmek pahasına o iğrenç insanların tarafını tuttu. Peygamber karısı olmasına rağmen o da, kavimle beraber helak olanlardan oldu:“Biz de Lût (a.s)’u ve karısı dışındaki ailesini kurtardık; karısı ise geride kalıp helak edilenlerden oldu.”[34]
“Lût kavmini helak etmek istediğimizde mü’minlerden kim varsa oradan çıkardık. Gerçi orada Müslümanlardan yalnız bir ev halkını bulduk.”[35]Hz. Lût (a.s), ailesiyle birlikte kurtulmuş, bir müddet daha yaşadıktan sonra Hakk’ın rahmetine kavuşanlardan olmuştur.
Allah’ın selâmı Lûtaleyhisselâmın, Sevgili Efendimiz Hz. Muhammed aleyhisselâmın ve bütün Peygamberlerimizin üzerine olsun.
Yeni yorum ekle