Günahın, hatanın, yanlışın ve anormalin işlenip normal görülmesinde, her zaman öne çıkmasa da, aslında onu önemsiz, küçük, basit görme yanılgısı yatmaktadır.
Yerleşme imkânı bulunan her yerde yapılacak iş, na¬mazın ikamesi, yani çevrenin İslâmîleştirilmesi, zekâtın verilmesi, eko¬nomik problemlerin çözülmesi; emr bi'l-ma'ruf ile sistemin yerleşmesinin ve yaygınlaşmasının sağlanması; nehy ani'l-münker'le de yabancı unsurla¬rın İslâmileştirilmiş çevreden uzak tutulmasıdır.
opyekûn dünyalılar olarak hepimiz tek bir şeye, Allah’ın razı olduğu mükemmel din İSLÂM’a muhtacız. “İslâm insanı” olmak zorundayız. Çağdaş “cahiliye adamı” olmakla elde edeceğimiz hiç bir iyilik ve erdem yoktur. Ama ödeyeceğimiz fatura ağır, bedel büyüktür.
Üstün değerler sistemi olarak İslâm ortak paydasında buluşmak her derdin devâsıdır. Bunu yaşanan bunca acı ve ıstırabtan sonra da anlayamazsak, işimiz kıyâmete kalmış demektir.
Sünnet, İslâm'ı anlama, kavrama ve yaşamada vazgeçilmez en doğru ölçü ve yorumdur. O'nun verilerine yöneltilecek hiç bir tenkit, ondan müstağni kalmayı haklı kılamaz. Yani ne sünnetsiz Müslümanlık olur ne de sünnet'e rağmen Müslümanlık olur.
“Cihad, din binasının en üst noktası, zirvesidir.”[5] Hanımlar ise muhârip sınıf değildir. Onlar için hac (ve umre) ibadeti cihad yerine kâimdir. Zaten hac, çarpışmasız cihaddır. Kadınların fıtrî ve şer’î durumlarına uygun olan da aslında budur.
Kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, onun günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. İftar ettirdiği Müslüman’ın aldığı sevaptan bir şey eksilmeksizin onun kazandığı kadar da ayrıca sevap kazanır.”
“Öğreneceği veya öğreteceği bir hayr (ilim ve amel) için benim şu mescidime gelen, Allah yolunda cihad eden mücahit hükmündedir. Bunun dışında bir şey için gelen ise, başkasına ait eşyaya bakıp duran kişi (seyirci, turist) durumundadır.”
İslâm toplumu, sınırları İslâm imanıyla çizilmiş kardeşler topluluğudur. Bu topluluk ve kardeşliğe imandan başka hiç bir şey, mesela ne ırk, ne renk ne de coğrafya sınır çizemez. Kelime-i tevhîd'i söyleyen herkes müslümandır ve öteki müslümanların din kardeşidir.
Eser, eskimeyen ve her daim güncelliğini koruyan mevzuları içermektedir. “Sîret” ana başlığında Hz. Peygamber (sas)’in “ Şefkati”, “Hüznü”, “Sevinci”, “Özlemi”, “Hakları”, “Zor Zamanları Aşma Yöntemi”...