Saadet asrının beyaz güverciniydi iman… İnananların gönüllerinden özgürlük âlemine kanat çırpardı. Ona sahip olanlar kutlu insanlardı… Felaha erenlerdi…
Efendimiz (s.a.s) için büyük lütuf olan mirac mucizesi, müminler için eşsiz müjdelerle doludur. Mirac, bütün kötü duygulardan temizlenerek Allah’a doğru yükseliştir. Ve bu yükseliş neticesinde Allah (cc), huzuruna kabul ettiği sevgilisini, miractan ümmet-i Muhammed için müjde niteliğinde olan hediyelerle uğurlamıştır.
Allah’ın kulları üzerindeki hükümranlığında şu zamana veya bu duruma göre diye bir ayrım anlamsızdır. Bütün zamanlar ve bütün mekânlar O’nun için aynıdır. O’nun hükmünün önünde engel yoktur.
En kısa surelerden biri olan Asr Suresi, ismine uygun olarak Kur’an-ı Kerim’in zübdesidir âdeta. Asr Suresi, risaletin I. yılının sonlarına doğru inmiştir.
Sure zamana yemin ederek başlamaktadır. Kuran-ı Kerim’de on altı sure bu şekilde yeminle başlar. Allah’ın söze yeminle başlaması, yemin ettiği şeyin öneminden ve bu konuya insanların dikkatini çekmek istemesindendir. Bu yeminler, insanı tefekküre ve tezekküre yönlendirme amacı da taşır.
Asr ümmetinin de yiğitleri vardır elbette.
Ezelden ebede doğru akarken zaman, adına cesaret denilen vadide duranlar bir de o vadide taht kuranlar vardır.
Gece ve gündüz büyüttükçe hayatı, asabiyetle bilenmiş öfke, haydut olur keser yolları.
Süfyân İbn Abdullah es-Sekafî(ra) anlatıyor:
“Ya Rasûlallah! Bana İslâm hakkında öyle bir söz söyle ki senden sonra bu konuda hiç kimseye bir şey sorma ihtiyacı duymayayım.” dedim.
Şöyle buyurdu: “Allah’a iman ettim, de, sonra da dosdoğru ol!”