Üç Ayların Fazileti ve Kandiller

 Muhammed Fesih KAYA - 

“Allahümme bariklena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan”

 “Allah’ım bize Recep ve Şabanı mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır.” Âmin.

 “Recep Allah Tealanın, Şaban Benim, Ramazan ise ümmetimin ayıdır.”(Hadis-i Şerif)

Yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun ki, yeni bir rahmet iklimi olan mübarek üç aylara kavuşmuş bulunuyoruz.

Bu aylar, imanımızdan gelen bir heyecanla ibadet hayatımızın daha canlı tutulduğu rahmeti bol, bereketli bir mevsimdir.

Recep ayında, Regaip ve Mi’râc; Şaban ayında Berat; Ramazan ayında ise Kadir Gecesi gibi dört ayrı gece bulunmaktadır. Bu geceler, üç ayların manevî atmosferinin bereketli ve hikmetli yıldızları gibidir. Bu geceler halkın din algısında kutsal sayılan gecelerdir. Bu gecelere halk arasında kandil geceleri de denir. Kandil anlayışı Peygamber Efendimizin uygulamasında yoktur. Hicri üçüncü asırda genelde tasavvufi çevreler tarafından kutlanmaya başlanmıştır. Osmanlı da ise ilk kez 2. Selim zamanından itibaren minarelerde kandillerin yakılmaya başlanması ile beraber Kandil olarak anılmaya başlanmış ve bu çerçevede görkemli törenlerle kutlanmaya başlanmıştır. 

Bu aylar, dua ve yakarışların Allah’a (cc) arz edilmesi, pişmanlık gözyaşlarıyla günahların yıkanması, yapılan ibadet ve taatlere verilen sevabın katlanması bakımından kaçırılmayacak bir fırsattır.

 Bu günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ana sermayemiz olan ömrümüzün nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimize neler yazıldığı, Mahşer günü kurulacak büyük divanın tek Hâkimi Yüce Allah’ın (cc) hakkımızda nasıl bir hüküm vereceği düşünülmelidir.

Bu aylar dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylardır.

İnsan hatasız değildir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): “İnsanların hepsi hata edici ve günah işleyicidir. Hata edenlerin en hayırlısı ise, hatasını bilip tövbe edenlerdir” buyurmuşlardır.

 

Yüce Rabbimiz de Kur’an-ı Kerim’de:

“Ey Müminler! Hepiniz Allah’a (cc) tövbe ediniz ki felah bulasınız” buyurmaktadır.

Ramazan ayına bir hazırlık olmak üzere Recep ve Şaban aylarını daha verimli olarak değerlendirmeli, mümkün olabildiğince kendimizi günahlardan korumaya çalışmalı ve ayrıca bol bol tövbe etmeliyiz. Unutmayalım ki Mevla’mız bu aylar (Recep, Şaban) vesilesi ile bizlerin ibadet ve taat olarak çok yoğun geçecek olan Ramazan’a hazırlanmamızı istiyor. Çünkü Ramazan bizler için artık hasat vaktidir. Aslında her kandil lisanı hali ile bize bunu hatırlatmaktadır.

İnsanlar, dünyevi işlere kendilerini bazen çok fazla kaptırıyorlar ve uhrevi görevlerini ikinci plana itiyorlar. Zamanın normal seyri sırasında rutin meşguliyetlerle devam eden hayat sıradanlaşıyor hatta sıkıcı olmaya başlıyor.

 

Allah Teâlâ hem manevi hayattan uzaklaşmamızı önlemek hem de sıradanlaşan zamana ve hayata manevi bir canlılık katmak için bazı ay, hafta ve günlere özel bir değer atfetmiştir.

Bunlar, bayram günleri ve geceleri, Cuma geceleri, üç aylar diye adlandırdığımız Recep, Şaban ve Ramazan ayı ve Kandil geceleridir.  Üç aylar mevsimi aynı zamanda kandiller mevsimidir. 

İnsanımız bu günlere özel önem vermiş ve kandilleri, dini duygunun geliştirilmesi için vesile saymıştır. Bu gecelerde özellikle aile büyüklerinde bir araya gelinir, uzakta bulunan akrabalar aranarak hal hatır sorulur, böylece sılayı rahim terk edilmemiş, akrabalık bağları kavileştirilmiş olur.

Peygamberimiz üç aylar girince şöyle dua ederdi: “Allahümme bariklena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan.”

“Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi ramazana kavuştur.”

 

Üç aylar ve kandiller muhasebe zamanı olarak önemlidir;

Her şeyden önce bir nefis muhasebesi yapmak mecburiyetindeyiz. Biz kimiz? Niçin ve kimin için yaşıyoruz?

Bu soruların cevabını şu mübarek günlerde fert fert herkesin kendisine sorarak aklıselim ile cevaplandırması, verdiği cevaba uygun bir hayatı da yaşaması gerekir.

Allah (cc) ile aram nasıl? Onun istediği bir kul olabildim mi? Beni ondan uzaklaştıran kötü alışkanlıklarım var mı?  Her an ölüm gelecek hassasiyeti ile buna ne kadar hazırlıklıyım? Ahretimi mamur yapacak bir hazırlığım var mı? vs

Kısaca,“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz.”  hadis-i şerifinin gereğini yapabiliriz.

İşte, mübarek Üç Aylar ve bunlarda peşi-peşine sıralanan mübarek geceler bizim, hangi noktada olduğumuzu düşünmemiz açısından önemlidir.

Durum muhakemesi ve muhasebesi yapmamız, tefekkür etmemiz, kendi dışımızda yaşayan din kardeşlerimizi düşünmemiz açısından önemlidir.

Çünkü mübarek gün ve gecelerin asıl kutsiyeti bizi nefis muhasebesine davet etmesi sebebiyledir. Bizler inananlar olarak bu davete icabet etmek durumundayız.

Kefaret ve kaza borcu olanlar bu aylarda oruçlarını tutabilirler.

Nafile namazlar, hayır ve hasenatlar çoğaltılabilir.

 

Kandiller birer nimettir:

Evet, nimetler ayağımıza geliyor. Üç aylar ve kandiller, içinde yaşadığımız fakat farkında olmadığımız nimetlerdir.

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”(Haşır, 59/18)

Üç aylar mevsimi ve kandiller, bu ayetin gereği olarak yani yarınlarımız için hazırlık yapmak için bir fırsattır. Tabii ki kastımız bütün bir yaşamı üçaylar ile sınırlandırmak değil tam tersine biten enerjimizi, boşalan akümüzün yeniden doldurulması için bu İlahi feyiz ve bereketin zirve yaptığı zaman dilimlerinden en üst derecede istifade etmektir.

Her biri müminlerin şuurlanmalarına vesile olabilecek bu mübarek aylar, her sene müminlere hayatın büyük bir süratle akıp gittiğini haber vermek üzere gelen birer ikazcı niteliğindedir.

 

Ömrümüz nice ihtar ve ikazlarla geçiiip gidiyor.

Asli görevimizin; Dünya ve Ahretimizin kurtulması için, çalışmak olduğunu anlayabiliyor muyuz? Yani Allah’la (cc) beraber bir hayat sürdürmek olduğunu, bu hayatı yaşamaya çalışırken kimin gibi yaşamalıyım? Sorusuna Peygamber efendimiz gibi diye cevap verebiliyor muyuz bütün mesele bu olsa gerek.

Ömür su gibi akıp geçiyor, bunun farkına varabiliyor muyuz? İşte üç aylar bu akışı haber vermek üzere her yıl bir daha geliyor, tabir caizse bir daha kapımızın ziline basıyor.

Bu sesi duyabilenlere, bu ikazla kendini toparlayabilenlere müjdeler olsun!

Mübarek üç aylar içinde öyle feyizli geceler vardır ki, Allah (c.c.)’in sonsuz rahmeti bereketi bu gecelerde (daha fazla) yağmur gibi müminlerin üzerine iner.

Regaip Kandili, Allah-u Teâlâ’nın kullarına bağışta ve bol ihsanda bulunduğu bir rahmet gecesidir.

Miraç kandili, dinimizin direği namazımızın müminlere farz olduğu bir mübarek gecedir.

Beraat kandili, Allah’a şirk koşmayan bütün inançlı kulların günahlarından kurtuldukları bir kurtuluş gecesidir.

Kadir Gecesi, İbadetle geçirilmiş bin aydan daha hayırlı bir gecedir.

İşte Üç Ayların faziletini artıran, bereketine bereketler katan bu gece ve gündüzler eğer inananları, kendilerini bulmaya vesile olmadan geçiriliyorsa müminlerin daha çok çekecekleri var demektir.

Dünya bizi aldatmasın… Huzurumuz, İslam’ın yaşanmasına bağlıdır.

İnandık, derken inanmayanlar gibi yaşamanın, iman ve kurtuluş açısından hiçbir önemi yoktur.

Bu günleri hasseten akrabalık bağlarının güçlenmesi, Müslümanların arasındaki birlik, beraberlik, kardeşlik duyguların pekişmesine vesile yapmamız gerekir.

 

İslâm ile gelen şeyler bir hatıra unsuru olarak değil, yaşanmak için gelmiştir. Hiçbir mübarek gün ve gecenin bugün anlaşılan manada bir merasime ihtiyacı yoktur. Merasimlerle oyalanmak yerine İslâm ile yeniden dirilmeye talip olmalıyız. Artık bazı maddi ve manevi değerlerin kabuğuyla oyalanmak yerine özüne inmeliyiz.

Tabiidir ki; Müslüman senenin her gününde her ayında, her saatinde, her dakikasında, her saniyesinde Rabbi ile beraber olmak durumundadır. Ama bazı günler vardır ki; o günlerde Müslümanlar daha da hassas olmak zorundadır.

İnanıyoruz ki; İmanla yaşayıp, imanla ahirete göç eden kimse kesinlikle mahzun olmayacaktır.

Allah (cc) en değerli varlığımız olan imanımızı elimizden almasın.

Allah (cc)  bizi dünyada Peygamber Efendimizin (sav), yolundan, tarzından ve sünnetinden uzak eylemesin.

Ahrette Peygamber Efendimizin (sav) şefaatinden, muhabbetinden, yakınlığından ve beraberliğinden ayırmasın.

Bize O’nun sünnetini ve getirdiklerini gücümüz yettiğince anlama ve yaşama nimeti lütfetsin.

Bizi Peygamber efendimize (sav) karşı, dinimiz Islama karşı, Kitabımız Kurana karşı, vurdumduymaz ve duyarsız kılmasın.

Bizi Rahmetinden mahrum eylemesin.

Bu mübarek ayları ve içerisinde bulunan kandillerimizi cümlemiz hakkında hayırlara, iyiliklere, güzelliklere vesile eylesin.

Feyzinden, bereketinden cümlemizi hissedar eylesin… Âmin.

 

UNUTMAYALIM Kİ;

Recep tohum ekme, Şaban sulama, Ramazan ise hasad ayıdır.               

Yıl; ağaç gibidir. Recep; ağacın yaprakları, Şaban; meyvelerin olgunlaşması, Ramazan ise olgunlaşmış olan meyvelerin toplanmasıdır.

 

Comments

Add new comment

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.