Yuvaların kuruluşuna dikkat ediniz. Kısa bir zaman dilimi önce birbirini hiç tanımayan nice kadın ve erkek, gün gelir bir vesileyle tanışır, giderek birbirleriyle kaynaşır ve yeni bir yuva kurarlar. Hayatın geri kalan basamaklarını birlikte tırmanmaya başlar, böylece birbirlerine en yakın iki insan haline gelirler.
Yaşarken ölen, sormadan evlendirilen ve yanlış karara itilen üç kadın… Sayısız kadından yalnızca üçünün hikâyesi. Benim, senin, onun yargılarımız ile oluşan toplum normları, din diye bilinen gelenekler ve gelenek zannedilen cinayetler bu hikâyelerin fâili.
Temiz insan fıtratı, zulmün, haksızlığın ve savaşın olmadığı huzurlu bir yaşam sürmek ister. Âdemoğlunun olduğu bir dünyada ise zulüm hep var olagelmiştir.
Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi’nin, “Kurban Bayramı”nı “katliam günleri” olarak isimlendirmesini ve küçük bir çocuğun “Hayvan keserek bayram yapan bir dini aklım almıyor!” sözü üzerine kurban kesmek yerine kendince daha hayırlı işler yapmayı tercih edenleri okuduğumuzda...
“Kevser”: Allah’ın (c.c) kutlu Rasûlü’ne (s) ahirette vereceği daha büyük iki nimettir ki; birincisi, kıyamet günü haşr meydanındaki Kevser havuzudur; ikincisi ise, cennette verilecek olan Kevser nehridir.
İslâm, yürüdükçe geçtiği her yeri yeşillendiren; adeta, arkasından çektiği yemyeşil bahar örtüsüyle kupkuru toprakları Allah’ın izniyle canlandıran Hızır aleyhisselam gibidir. Bu din, her alanda iyilik ve güzellik arayışının adını “ihsan” koymuştur.
Ebû Seleme ailece Medine’ye hicret etmeye karar verince hemen devesini hazırladı. Deveye hanımını bindirip oğlu Seleme’yi de kucağına verdi. Devenin yularını çekerek yola koyuldular. Bu sırada Ümmü Seleme’nin mensubu olduğu Muğîre oğullarının erkekleri, onları böyle ailece yola çıkmış görünce, çıkıp önlerini kestiler.
Allah Teâlâ sonsuz merhametiyle insanlara; korku duymamaları ve mahzun olmamaları,[1] hidayet yolunu bulmaları için, kendilerini kötülüklerden ve inkârdan temizleyen, kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur.[2]
Ne güzel bir dinimiz var. Müjdelerle dolu. Ramazan bu müjdelerin en yoğun olduğu bir ay. Sanki bir rahmet treni. Bâzen Otuz, bâzen yirmi dokuz vagonlu. Her vagonu ilâhî rahmet muştusu. Fakat bu güzel dinde müjdeler tek bir ayla sınırlı değil. Tıpkı kulluğun da belli zamanlarla sınırlı olmadığı gibi.