Peygamber kızları, orada kalan sevgili ablaları için çok ağlamışlar, gözyaşları sel olup akmıştı. Toprak altında annelerini, müşrikler içinde ablalarını bırakmışlardı!
Adem SARAÇ
İslâm İnsanından İslâm Toplumuna
Rasûlüllah Aleyhisselâm’ın kurduğu Kur’ân merkezli devlet, sadece Müslümanlar için değil, hatta sadece insanlar için de değil, bütün varlıklar için bir rahmet oldu. “Âlemlere rahmet olarak gönderilen” Rahmet Peygamberi, devlet kurma aşamasında da yine bu rahmet yönüyle öne çıktı.
Örneği Örnek Almak
Dinin, sadece insanla Allah arasında bir ilişki olduğuna, yalnızca mescidlerde, kiliselerde ve havralarda mahsur bulunduğunu iddia edenlere karşı, Medine’de bir İslâm devletinin kurulmuş olması, özellikle günümüz Müslümanı için üzerinde ciddiyetle durması gereken yaşanmış bir hakikattir.
Devletleşme
İslâm devleti rahmet ve sevgi esası üzerine kurulmuştu. Bu esas, insanlar arasındaki nefret, kin ve düşmanlığı yasaklıyordu. İslâm’da rahmet, salt bir ruhi infial değil, herkese acımak demektir.
Vahiy Medeniyeti
Hicret ile beraber Yesrib Medine olurken aynı zamanda çok ciddi icraatlara da sahne oluyordu. Yeni oluşumlar, bir başka yeni oluşumlara kapı aralıyordu.
Kardeşlik Destanı
“Birbirinizle alâkayı kesmeyin! Birbirinize sırt dönmeyin! Birbirinize kin tutmayın! Birbirinize haset etmeyin! Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!”
Medine Öncülerinden Hz. Es’ad bin Zürâre (r.anh)
Hz. Es’ad bin Zürâre (ra), hicretten sonra ilk vefat eden, cenaze namazı Rasûlüllah tarafından ilk kıldırılan ve Ensâr’dan Baki’ mezarlığına ilk defnedilen Sahâbe oldu.
Medine’de İlk Aylar
asûlullah aleyhisselâm, Medine’ye gelir gelmez hiç zaman kaybetmeden başladığı icraatlar, çok ciddi bir şekilde yürüyordu. Bütün Müslümanlar gönül ve el birliği ile hummalı bir çalışma içine girmişlerdi. İcraatların birini bitirip diğerine başlama gibi bir rahatlıkları yoktu. Tabir yerindeyse, her iş bir diğerini tamamlayıp destekliyordu.
Hassasların Hassasiyetleri
Sabahı zor eden çocuklar, dışarı çıktıklarında arkadaşlarına anlatacakları çok şeyleri vardı. Şereflerin en yücesine ermişler, en güzel hikâyenin sahibi olmuşlardı. Üstelik hayal edilerek yazılan veya hayalen yaşanan bir hikâye değildi bu; yaşadıkları, gerçeğin ta kendisiydi.
Sultanı Karşılayan Sultan
Peygamberimiz aleyhisselâm, kendisini karşılamak için her tarafı dolduran coşkulu kalabalığı selâmladı. Çocuklara varıncaya kadar mümkün mertebe hepsiyle ilgilendi. Sonra da Hz. Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evine doğru yürümeye başladı.
- toplam 3 içinde 1
- ››
