Peygamber Efendimizin Evleri

Allah Rasûlü (sav) mescidi yaptıktan sonra, mescidin yanına evlerini (hücrelerini) kerpiçle yaptırdı.

Evlerin tavanı hurma gövde ve dallarıyla, etrafı (duvarları) kerpiçle, iç bölümler ise çamurla sıvanmış hurma dalları ve yünden çullarla yapılmıştı.

Bu hücrelere hava geçişini güzelce sağlayacak, giriş ve çıkışı kolaylıkla ve süratle temin edecek kapılar koydu.

Hz. Âişe Annemiz’in evi, Hz. Fâtıma’nın evinin sırasında idi ve kıble tarafına açılan bir kapısı vardı.

İbn Zebâle’nin şu sözleri de bunu teyid eder:

“Hz. Hafsa ile Hz. Âişe’nin evleri arasında bir yol vardı. Her ikisi de evlerinde bulundukları halde, evlerinin yakınlığından dolayı birbirleriyle karşılıklı konuşuyorlardı. Hz. Hafsa’nın evi, Hz. Âişe’nin güneydoğusunda bulunan Âl-i Ömer’in evinin sağında idi. Bu ikisinin evlerinin aşağısında Rasûlullah’ın diğer hanımlarının evleri yer alıyordu. Hz. Fâtıma’nın evinde, babasının evine bakan bir pencere kafesi vardı. Rasûlullah Aleyhisselâm oradan, onun durumuna muttali oluyordu.[1]

Bir diğer kaynakta ise şöyle anlatılır: 

Hz. Peygamber’in evleri dokuz taneydi. Bazıları taş ya da kerpiçle örüldükten sonra çamurla sıvanmıştı. Evlerin tavanları da hurma dallarındandı. Bazıları ise üst üste konulmuş taşlarla yapılmış ve tavanları yine hurma dallarındandı. Her evin bir hücresi (içinde ekstra bir odası) vardı. Rasûlullah Aleyhisselâm’ın hücresi, ar’ar ağacıyla tutturulmuş kıl örgülüydü.[2]

Evlerin sayısının dokuz olduğunu ve her evde zaruri olarak abdest ile gusûl almak için uygun yerler bulunduğunu biliyoruz. Ayrıca mutfak olarak kullanılacak yemek yapma yeri mevcuttu. Bir de günlük ve yıllık zahire gibi şeyleri saklamak için bitişikte meşrebe adı verilen yeri de unutmamak lazım. Bütün bunların yanında Rasûlullah Aleyhisselâm’ın o temiz ve nezih hanımlarıyla geceleyeceği özel bir yer bulunduğunu ifade etmek gerekir.

Bunlardan başka, Rasûlullah’ın halkla görüşmek için bir yer, silâh ve nakil âletleri depolama yeri, yine Rasûlullah’a veya beytülmale ait malların konulacağı bir yer olması kaçınılmazdır.

Duruma göre kalıcı olarak gelen misafirlerin ağırlanacağı bir yer de vardı.

Ayrıca ileri taraflarda da koyun, sığır, at, eşek ve deve gibi hayvanların barınma ve korunma yerleri vardı.

Mescid-i Nebî müştemilatı dâhilinde Ehl-i Suffe’nin ders göreceği ve barınacağı yer, hastaların yatılı olarak tedavi edileceği yer, savaş ya da başka bir şekilde esir edilenler ve suçlular için bir hapishane, bütün bunların yanında diğer ihtiyaçlar için ayrılan yerleri de ilave etmemiz lazım.

Bütün bu yapıların ve yapı aralarının, bahçelerinin büyüklüğünü ve bu bölümlerin genişliğini daha doğru bir şekilde anlamış oluruz.

Yapı için gerekli olan bu bölümleri, maalesef çok eksik biliyoruz. Dolayısıyla da bazıları zannederler ki Rasûlullah’ın evleri son derece dar ve az sayıda idi! Biz yeminle ifade ederiz ki, Rasûlullah (sav), başlangıçta bu kadarını yapmış olur da, sonra bundan daha genişini nasıl yapamaz? Medine’de hicretten sonra on yıl yaşayıp da savaşlardan, ordular çıkarmak ve etrafa seriyyeler göndermekten başka işlerle uğraşabilseydi, bakınız o zaman daha neler yapardı![3]

Hz. Peygamber’in Medine’deki evi, Mescid-i Nebevî’nin doğu duvarı boyunca sıralanmış 10x7 zira (yaklaşık 5x3.5 metre) ebadında 9 hücreden ibaretti. Temeli taş, duvarları kerpiçten olan ve tavanları elle dokunulabilecek bir yükseklikte olan bu odalar, servi ağacından dikmelerle tutturulmuş bir perde ile ikiye ayrılmıştı. Mâriye Annemiz’in evi ise, Medine’nin Avali denilen doğu kısmında olup, kare plânlı, iki katlı ve bahçeliydi.[4]

Bilindiği gibi Mescidin yanına, kerpiçten, önce iki oda yapıldı ve bu odaların üzerleri de, hurma gövdeleri ve dallarıyla tavanlandı. [5]

Peygamberimiz Aleyhisselâmın daha sonraki zevceleri için de, Hz. Âişe Annemiz’in odasıyla Kıble arasında, Mescidin doğusuna düşen kısmında odalar yapıldı ve yapılan odaların sayısı zamanla dokuzu buldu. [6]

Odalardan dördü kerpiçten, beşi taştandı. [7]

Odalardan bazısı hurma gövdelerinden, Bağdadî tarzında yapılarak üzerleri çamurla sıvanmış, hurma dallarıyla tavanlanmışlardı.

Bu odaların tavanları kısa bir süre sonra da kerpiç ile (bu günkü beton gibi) yapılmıştı.

Peygamberimiz Aleyhisselâm; Mescid ile yanındaki odalar yapılıncaya kadar Ebû Eyyûb Hâlid bin Zeyd el-Ensârî’nin evinde kaldıktan sonra, kendi evine taşındı. Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evinde yedi ay kaldı. [8]

Peygamber Efendimiz’in evlerine ilişkin çok şeyler yazılıp söylenmiştir. Ancak bu evleri incelerken, günümüz evleriyle kıyaslayarak incelemek bizi yanlış sonuçlara götürür. Zira bu evler, nerede ve ne zaman yapıldıysa, oradaki o zamanın evleriyle kıyas edilmelidir.

Bu konuda uzun soluklu bir kitap çalışması içinde olduğumuzu burada vurgulamak istiyorum. Bir dergi formatı için özetlediğim bu kadarcık bir malumatın bile, bazı yanlış anlayış ve bilgilerimizi tashih eder mahiyette olduğu, erbabınca görülecektir.

Peygamber Efendimiz hakkında yazıp konuşuyorsak, çok dikkatli hareket etmek zorunda olduğumuzun altını özellikle çizmek isterim.

Sallallahu aleyhi ve sellem…



[1] Semhûdî, Vefâu’l-Vefâ, c. 1, s. 326; el-Hiref ve’s-Sanat, s. 200-205.

[2] Süheylî, er-Ravdü’l-Ünf, c. 4, s. 267; Semhûdî, Veâfâu’l-Vefâ, c. 1, s. 329.

[3] Kettânî, et-Terâtîbu’l-İdâriyye, c. 2, s. 303-304; 41-42.

[4] Halil Atalay, Edebü’l-Müfred Tercümesi ve Şerhi, c. 2, s. 35.

[5] İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, c. 1, s. 240.

[6] Şüheylî, Ravdu’l-Ünf, c. 4, s. 267; Diyarbekrî, Târîhu’l-Hâmîs, c. 1, s. 346.

[7] İbn Sa’d, Tabakât, c. 1, s. 500.

[8] İbn İshâk - İbn Hişâm, Sîre, c. 2, s. 143; İbn Sa’d, Tabakât, c. 1, s. 237, Belâzurî, Ensâbu’l-Eşrâf, c. 1, s. 267; M. Asım Köksal, İslam Tarihi, c. 3, s. 104-105.

Yazar: