asûlullah aleyhisselâm, Medine’ye gelir gelmez hiç zaman kaybetmeden başladığı icraatlar, çok ciddi bir şekilde yürüyordu. Bütün Müslümanlar gönül ve el birliği ile hummalı bir çalışma içine girmişlerdi. İcraatların birini bitirip diğerine başlama gibi bir rahatlıkları yoktu. Tabir yerindeyse, her iş bir diğerini tamamlayıp destekliyordu.
Adem SARAÇ
Hassasların Hassasiyetleri
Sabahı zor eden çocuklar, dışarı çıktıklarında arkadaşlarına anlatacakları çok şeyleri vardı. Şereflerin en yücesine ermişler, en güzel hikâyenin sahibi olmuşlardı. Üstelik hayal edilerek yazılan veya hayalen yaşanan bir hikâye değildi bu; yaşadıkları, gerçeğin ta kendisiydi.
Hazırların Hazırlıkları
Mekke’ye, Yesrib Müslümanlar’ının hepsi gidememişlerdi. Mekke’ye gidemeyen Müslüman komşuları ve arkadaşları, gıpta ile bakıyorlardı gidenlere…
Sultanı Karşılayan Sultan
Peygamberimiz aleyhisselâm, kendisini karşılamak için her tarafı dolduran coşkulu kalabalığı selâmladı. Çocuklara varıncaya kadar mümkün mertebe hepsiyle ilgilendi. Sonra da Hz. Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evine doğru yürümeye başladı.
Safiyye Annemiz Anlatıyor
Huyey bin Ahtâb’ın o seçkin ve çok özel kızı olan o küçük Safiyye, yıllar sonra Peygamberimiz Aleyhisselâm ile evlenmiş, Ashâb-ı Kirâm’ın da sevgisini kazanmıştı. İslâm ile nasıl şereflendiğini soran hanım Sahâbîlere hayat hikâyesi anlatmıştı.
Temsilciler ve Temsilciliğimiz
Akabe bir anddı! Bir taahhüttü Akabe. Allah’a dönüş, Peygamber’e bağlanıştı. Günahlardan kaçış, hayırlara koşuştu. Büyük bir dayanışma içinde İslâm’ı yükseltmek için yürekten verilmiş mü’min sözüydü.
Bize Buyur
Peygamberimiz aleyhisselam, nazlı ve soylu devesi Kusvâ üzerinde Medine içlerine doğru ilerliyordu. Nasıl bir değer taşıdığını biliyormuşçasına yol alan Kusvâ, artan bir asaletle sağına soluna baka baka ilerlemeye devam ediyordu.
Yesrib Dikenliğinden Medine Gülistanına
İslâm güneşinin doğduğu ve Rasûlullah aleyhisselâm’ın oraya hicret ettiği yıllarda Yesrib, Mekke gibi, Hicaz bölgesinin önemli yerleşim merkezlerinden biriydi. Yesrib’in iklimi güzel olduğu gibi, toprağı da ziraat için çok verimliydi. Yer altı suları da fazla derin değildi üstelik.
Medine’nin İlk Müslümanları
Bütün dünya korkunç bir cehalet içinde yüzüyordu. Özellikle de Arabistan’da puta tapıcılık almış başını yürümüştü. Her tarafı zulmet kaplamış, cahiliyet ve şirk bütün dimağları veadem saraç siyerinebi ilk müslümanlar vicdanları karartmıştı.
Yetişmiş İnsan: Sahâbe
Bugün herkes her şeye talip olduğu için, ciddi bir başarı elde edemiyoruz. Haklıya hakkını vermek gerekir. Herkes her şeyi yapamaz. Öyleyse hangi işi kim daha iyi yapacaksa, o iş ona verilmeli. Hatta işini en iyi şekilde bilen kişilerden herhangi bir talep beklemeden işi ehline vermemiz gerekiyor.
