Prof. Dr. İsmail YİĞİT

1951 yılında Burdur’un Kılavuzlar köyünde doğdu. İlkokulu köyünde bitirdi. 1970 yılında Burdur İmam Hatip Okulu’ndan, 1974 yılında Konya Yüksek İslâm Enstitüsü’nden mezun oldu. 1976-1977 öğretim yılında Erzurum-Narman Lisesi’nde öğretmenlik yaptı. Aynı öğretim yılında açılan asistanlık imtihanını kazanarak İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’ne Siyer ve İslâm Tarihi asistanı olarak atandı. Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’ne dönüştürülen bu kurumda, “Emevîler Döneminde İlmî Hareket” adlı çalışmasıyla 1983 yılında doktorasını tamamladı. 1991 yılında doçent, 1998’de profesör oldu. 2011 yılı Mart ayında bu kurumdan emekliye ayrıldıktan bir süre sonra Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi’ne öğretim üyesi olarak atandı. Halen görevini aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi bölümünde devam ettirmektedir. Evli ve üç çocuk babasıdır. 

Hz. Peygamber (s.a.s)'in Yüksek Ahlâkı

Sevgili Peygamberimiz, çocukluğundan itibaren en üstün ahlâki duygulara sahipti. Gerek çocukluk, gerekse gençlik yılları akranlarından çok farklı geçti. Kötülüklerin her çeşidinin son derece yaygın olduğu bir toplumda, Cenab-ı Hak, son peygamber olarak görevlendireceği Hz. Muhammed'i çocukluğundan itibaren Cahiliyenin bütün kötülüklerinden korumuştu

Tebük Gazvesi

Peygamberimiz, son gazvesi olan Tebük seferini Bizanslılara karşı düzenlemiştir. Tebük, Medine'nin kuzeyinde, Medine-Şam arasında, her iki şehre eşit uzaklıkta yer alan bir mevkidir.

Mekke’nin Fethi

Peygamberimiz, ordusunu dört kola ayırmış ve şehre ayrı istikametlerden girecek dört komutanına, bir saldırı ile karşılaşmadıkları takdirde kesinlikle kan dökmemelerini, umumi affın dışında bırakılan birkaç kişi hariç hiçbir Mekkeliyi öldürmemelerini emretmişti.

Veda Haccı ve Veda Hutbesi

Peygamberimizin ilk ve son haccı, hicretin 10. yılında yaptığı "Veda Haccı"dır. Bu isim, haccı esnasında ashâbına veda ettiği ve bundan sonraki hac mevsimine ulaşamadığı için verilmiştir.

Hayber'in Fethi

Hayber Yahudilerinin, bir savaş hazırlığı başlatarak, Fedek Yahudileri ile Gatafanoğulları'nı yanlarına almaya çalıştıkları duyulmuştu. Yapılan tahkikat neticesinde, alınan haberlerin doğru olduğu anlaşıldı. Dolayısıyla düşman hazırlığını tamamlamadan harekete geçmek gerekiyordu.

Benî Nadir Gazvesi

Bu gazve Medine Yahudilerinden Nadiroğulları ile yapılmıştır. Sebebi, bu kabilenin, Müslümanlarla olan antlaşmayı bozup, Rasûlullah'ı öldürmek için tuzak kurmasıdır.

Hudeybiye Antlaşması

Bu antlaşma, Müslümanlarla Mekke müşrikleri arasında, Mekke yakınındaki Hudeybiye kuyusu civarında yapılmıştır. İslâm devletinin gelişmesi açısından son derece önemli bir zafer ve dönüm noktası olmuş, İslâmiyetin yayılışını çok hızlandırmıştır.

Reci Vakası ve Bi'ru Maûne Fâciâsı

Adal ve Kâra kabilelerine mensup bir heyet Uhud savaşından bir kaç ay sonra Medine'ye gelmişti. Peygamber Efendimizle görüşen bu şahıslar, kavimlerinde İslam dinine girenlerin bulunduğunu söyleyerek, ondan kendilerine İslam'ın esaslarını öğretecek muallimler istediler. Onların samimi olduklarına inanan Peygamberimiz, beraberlerinde altı kişilik bir irşad heyeti gönderdi.

Beni Müstalik Gazvesi

Bu gazve, 6. yılın Şaban ayında[1], Müstalikoğulları’na karşı yapılmıştır. Sebebi, Uhud gazvesinde Kureyşliler’e yardımcı olan bu kabilenin Medine'ye saldırı için asker toplamasıdır.

Peygamberimizin Hastalanması ve Vefatı

Hz. Ebû Bekir, doğruca Mescid-i Nebevi'ye geldi. Telaş içindeki kalabalığa bakmaksızın Peygamberimizin bulunduğu odaya girdi. Yüzünü açıp gözyaşları içinde, "Babam ve anam, yolunda feda olsun ya Rasûlullah! Sağlında güzeldin; ölümünde de ayrı şekil de güzelsin.” dedi. Sonra eğilip yüzünü öperek üzerini örttü.
RSS - Prof. Dr. İsmail YİĞİT beslemesine abone olun.