Sevgi göklere açılan geniş ve nurlu kapıdır. Yüreğinde bu hissi taşıyanlar asumana çıkan kapılardan sorgusuz sualsiz geçerler. Güneş gibi parlar nurdan çehreleri… Yüreğinde sevgiyi başköşeye oturtanlar, ateş denizlerinde mumdan gemiler yüzdürmeye muvaffak olurlar.
‘Oruç’ ile ‘imam'ın ortak oldukları anlam ve fonksiyon, korumak”tır. Birincisi ferdi, kendisine sıkıntı veren bir takım duygu ve isteklerin baskısından ve olumsuz etkisinden koruyan bir kalkan durumundadır, ötekisi de millet ve ümmeti, düşmanların verebilecekleri maddî ya da kültürel zararlardan koruyan...
“Ey kavmim, size Allah’ın azabını hatırlatırım. Size Allah’ın dinini ve Peygamberinizi hatırlatırım. Canınızı, çoluk çocuğunuzu nasıl koruyorsanız, Peygamberinizi de öyle koruyacağınıza dair vermiş olduğunuz sözü hatırlatırım. Düşmanları karşısında kavminizi.....
Yürümeye devam etti. Yavaş yavaş Uhud’a yeni bir canlılık geliyor, meydanın ruhu değişiyordu. “Rasûlullah öldükten sonra savaşmanın ne önemi var!” fikri yok oluyor, “Efendimizden sonra yaşamanın ne anlamı var!” düşüncesi dalga dalga yayılıyordu.
Ey hükümdar! Biz cahiliye zihniyetine sahip bir kavimdik. Ağaçtan ve taştan yapılmış putlara tapar, kendiliğinden ölmüş hayvanların etlerini yer, kız çocuklarını diri diri toprağa gömer, insanlık dışı bütün kötülükleri yapardık.
İslâm güneşinin doğduğu ve Rasûlullah aleyhisselâm’ın oraya hicret ettiği yıllarda Yesrib, Mekke gibi, Hicaz bölgesinin önemli yerleşim merkezlerinden biriydi. Yesrib’in iklimi güzel olduğu gibi, toprağı da ziraat için çok verimliydi. Yer altı suları da fazla derin değildi üstelik.