İnsan tövbe kapısında yıkanıp fıtratına dönmelidir. En saf, en duru en temiz hali ile Rabbine kavuşmanın hayali ile yaşamalıdır. Dünya fanidir. Ahiret bizi beklemektedir. Dönüşümüz ancak O’nadır.
Samimiyet; gökte suda, dünyada fezadayani görüp ulaşabildiğimiz her noktada, belki bir yaseminin kokusunda ya da bir çınarın gölgesinde kısaca her an ve her halde Rab ile birlik olmaktır.İnsanın kendisini O’na yakın hissetmesidir.
Yüreğinde ne varsa sonsuzda o yankılanacak. O gün iyilik iyilikle, kötülük kötülükle karşılık bulacak.[1] Bir gün ki ne mallar, ne oğullar yarar sağlayacak. Ancak kalb-i selimle gelenler fayda bulacak. O gün yürek pusulası nereyi gösterirse amel gemisi oraya demir atacak. Herkes gönlündeki niyetine göre yerini bulacak.
Hayat bir karışım gibidir. Yaşadığımız her hadise, tanıştığımız her insan, temas ettiğimiz her eşya, kokladığımız her çiçek, kısacası her şey bu karışımın içeriğindeki oranı değiştirir.