Hak-batıl ekseninde hakkın üstün gelebilmesi için Allah Teâlâ sürekli olarak hakka yardım etmiştir. Batıl bulaşıcı bir hastalık gibidir. Süratli bir şekilde etrafa yayılır. Bunun karşısında hakkın ayakta kalabilmesi için mutlaka ona yardım edilmesi şarttır. Allah Teâlâ her şartta ve her durumda hakka yardım etmektedir.
Her ibadette olduğu gibi orucun da kendine ait şartları ve farklı hükümleri vardır. Yeni bir Ramazan Ayı başlarken bilgi tazelemeye vesile olur ümidiyle bu hükümlerden bir demet sunmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.
İnsanoğlu, öz vatanından ayrı kaldığı şu gurbet dünyasında hep cenneti arar durur. O burada, altın kafese konulmuş bülbül gibidir. Öz benliğinde, korku ve endişenin, üzüntü ve sıkıntının, zulmün ve haksızlığın olmadığı bambaşka bir hayata hep özlem duyar. İşte bu hayat, ahiret hayatı ve cennettir.
Sıcak temmuz güneşi kadar mukavemetli bir samimiyetle günü akşam etmenin, sahuru iftara kavuşturmanın yorgun, bitkin ama bir o kadar da enerjik tezatlarıyla yaşadığım 80’lerin iftarları… Nostaljinin moda olduğu bu günlerde mutlulukla sarıldığım içimi serinleten hatırası ramazanın...
Vahyin ilk muhatapları olan Sahabe neslinin hayatlarının her tablosu, bizler için çok önemlidir. Çünkü onlar bizlerin Müslümanlığımızın aynalarıdır. Biz ideal mümin duruşunun nasıl olması gerektiğini ancak onların hayatlarına bakarak öğrenebiliriz.
Ramazan geldi, sadece Rabbe yöneleceğimiz ve her şeyimizi O’na hasredeceğimiz vakitler getirdi bize. İtikâf günleri kıymetini bilenler için Allah’a adanmış zikir ve fikir günleri olacak. Kıyamla, rükûyla, secdeyle yeniden kendimize geleceğiz.