Bu gazve, 6. yılın Şaban ayında[1], Müstalikoğulları’na karşı yapılmıştır. Sebebi, Uhud gazvesinde Kureyşliler’e yardımcı olan bu kabilenin Medine'ye saldırı için asker toplamasıdır.
Hz. Peygamber, kızı Fâtıma'yı yanına çağırdı; o da yürüyerek babasının yanına gitti. Yürüyüşü, babasının yürüyüşüne çok benzerdi. Hz. Peygamber, kızını yanına oturttu ve onunla özel olarak bir şeyler konuştu. Bu konuşmadan sonra Fâtıma ağladı.
Vakit; İslam’ın sabah aydınlığı gibi gönüllere doğduğu zamanlar idi. Mekke’de,Ebû Bekrin (ra) hanesinde ince, narin ve naif bir beyaz çiçek,tüm hoyrat ve karanlık bakışlara inat yaprak yaprak açılıyordu. Müslüman bir ailede Müslümanca yetişmenin huzuru ve güzelliği ile taptaze ruhu besleniyordu.
“Âişe annemiz, Allah’ın sevgilisinin sevgilisi idi.” Yani o, Hz. Ali’nin ifadesi ile “Haliletü Rasûlillah/Rasûlullah’ın Sevgilisi” idi. Hz. Hatice annemizden sonra, Efendimiz’in (sas) dünyasında bambaşka bir yeri olan bir annemiz idi.
Ben, İslam Halifesi Ebû Bekir’in kızı…
Ben, Allah’ın sevgilisinin sevgilisi…
Ben, Amr bin As’ın Allah Rasûlü’ne “Halkın en sevimlisi kimdir?” diye sorduğunda, ismi söylenen...
Ben, dünya kadınlarının en bahtiyarı; Âişe…
Günümüzde bilhassa vahiy kaynaklı dinler olan Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslâmiyet aile ile ilgili konulara ehemmiyetle temas etmiş, hatta bu hususta bazen şaşılacak kadar ayrıntılara inen belli esaslar getirmiştir.