İlahi dinlerin tamamında yer alan namaz ibadeti, Kur’ân-ı Kerim’de Hz. İbrahim, Hz. Mûsâ ve Hz. İsâ da dahil olmak üzere bir çok peygambere emredildiği bildirilmiştir (İbrahim, 14/40; Yûnus, 10/87; Meryem, 19/31). İnsana çeki düzen veren, ruhu arıtan, maddî ve manevî birçok yararları olan namaz, Yüce Allah’a teşekkür ifadesi olarak en yüce bağdır. İnsan, namaz sayesinde sıkıntılarını unutur; huzur, sükûnet ve mutluluğa kavuşur. Günahlarından kurtulup, Yüce Allah’ın rızasını kazanır. Peygamberimizin en çok değer verdiği ibadet, namazdır. O, beş vakit namazın dışında, gece gündüz daha pek çok namaz kılmış, bütün hayatı boyunca bu konuda Müslümanlara örnek olmuştur.
Peygamberimiz namazı, “en çok sevdiği amel” ve “gözümün nuru”(Ahmed b.Hanbel, el-Müsned, III, 128,199) diye vasıflandırmıştır. Hz. Âişe, Peygamberimiz ayakları şişinceye kadar ibadet edince şöyle dedi: “Ey Allah’ın Elçisi! Geçmiş ve gelecek bütün günahların affedildiği halde, niçin böyle yapıyorsun?. Resulüllah: “Rabbime şükreden bir kul olmayayım mı? diye cevap verdi (Buharî, Teheccüd, 16).
Hem Kur’ân’da, hem de hadislerde namaza son derece önem verilmiş ve bu ibadetin vaktinde yapılması emredilmiştir. Peygamber efendimiz, amellerin en hayırlısının, vaktinde kılınan namaz olduğunu ( Buhârî, Mevâkîtü’s-Salât, 27) bildirmiş, farz namazların camide cemaatle, nafile namazların ise evlerde kılınmasını tavsiye etmiştir. Cemaatle kılınan namazın, yalnız başına kılınan namazdan yirmi beş veya yirmi yedi derece daha üstün olduğunu bildiren Peygamberimiz, camiye gidilemiyecek derecede soğuk, rüzgarlı veya yağışlı havalarda, herkesin bulunduğu yerde namazını kılmasını buyurmuştur (Buhârî, Ezan, 40.
“Namazlarınızın bir kısmını evlerinizde kılınız; evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz”( Buhârî, -Salât,52)buyuran Peygamberimiz farz namazların dışında kılınan en faziletli namazın kendi evimizde kıldığımız namaz olduğunu vurgulamıştır. Zira evlerimizde saadetin sağlanmasında, yapacağımız ibadetlerin büyük katkısı vardır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerim’de namazın hayâsızlıktan ve her türlü kötülükten alıkoyan bir ibadet olduğu bildirilmiştir ( Ankebût, 29/45). Şunu unutmamak gerekir ki, namazı baştan savma değil, ta’dîl-i erkâna riayet ederek, dikkatli bir şekilde kılmak da Peygamberimizin tavsiyeleri arasındadır. Namaz mü’minin Alllah’a yücelten ve yaklaştıran miracıdır; bu da en iyi bir şekilde secdede gerçekleşir.
Dinin direği olduğu bildirilen namazın huşu ve ihlasla edası adına Ramazan ayını fırsat bilmeliyiz. Ayrıca anne ve babaların ve din görevlilerinin çocukları cami ile tanıştırmaları, beraber namaz kılmak üzere onları cami ve mescidlere getirmeleri, namazlara devam etmeyi teşvik etmeleri, mescide erken gelmenin faziletini anlatmaları ve teravih namazlarını kılmaya yönlendirmeleri, Ramazan ayında değerlendirilebilecek önemli bir vesiledir. Teravih namazı Ramazan ayının gecelerine manevi bir hava katan ve adeta ruhaniyet veren sosyal yönü de olan mükemmel bir ibadettir. Bu anlamda çocuklarımıza karşı dinî sorumluluklarımızı yerine getirmede mübarek ramazan ayını bir vesile kabul ederek bu vesileyi en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
Add new comment