"Hoşgeldin Mursi!"

Bir telaş, bir hazırlık, bir heyecanlı bekleyiş var bugün. Anlaşılan, bir dosta daha kavuşacağız. Kime nasip oldu acaba bu kez? Babam olabilir mi?..

Yavaş yavaş toplanıyoruz burada. Keşke kalanlara seslenebilsem. “Bizim için üzülmeyin. Burada bir aradayız ve çok mutluyuz. Korkmadan direnin. Geleceğiniz yer her sıkıntıya değecek derecede güzel!” diyebilsem. En çok da babama seslenmek istiyorum. Ama, o rüyasında görüyordur belki de Esma’sını. Şehit olacağımı görmüştü, burada mutlu olduğumu da hissediyordur belki…

Evet bir gelen var işte, tahmin ettiğim gibi. Ben karşılamalıyım onu. Belki de babamdır!

Değil. 

Babam değil, ama babamın yol arkadaşı. Bu gelen, Muhammed Mursi! “Anayasamız Kur’an’dır, önderimiz Rasulullah’tır, yolumuz cihattır!” diye haykıran cesur adam!.. Rahman’ın en nasipli kullarından. Öyle ki hangi miletten olursa olsun dünyanın tüm inananları onun için dua etti. Ve nihayet ona da özgürlüğün kapıları açıldı.

Şehadetin kutlu olsun Mursi.  Gözümün nuru babamın, çok sevdiği yol arkadaşı.

Gel. Herkes burada.

Kimi göreceğiz şimdi?..

***

Kardeşim Mursi! Hoş geldin!

Ben söylemiştim. “Sen parmaklıklar ardında olsan da özgürsün, prangalara vurulsan da özgürsün!” demiştim. İşte bak, özgürsün.

Sen çok şerefli bir hayat yaşadın, Mursi. Müslüman Kardeşler’in bayrağını çok güzel taşıdın. Bir zamanlar benim de hapsolduğum o hapishanelerde kim bilir ne acılara göğüs gerdin. Ama bitti. Artık onların hiçbirini hatırlamayacaksın. Dünyanın takvimine bakılırsa 53 yıl oldu benim idam fermanım verileli. Ama burada zaman başka. Seyyid Kutub sanki galû belâdan beri burada. Ne zindan ve işkence ne idam... Hiçbirini ben yaşamamış gibiyim. Burada sadece Rabbimizin nimetleri ve onurlu direnişimizin destekçisi kardeşlerimiz var.

Kardeşlerimizin besteleyip dilden dile dolaştırdığı o mektubumda yazmıştım ben: “Kardeşim biz ölürsek sevdiklerimize kavuşacağız/ Rabbimizin bahçeleri bizim için hazırlanmıştır/ Muhakkak ki cennetin kuşları etrafımızda kanat çırpacaktır/ Ebedi diyar bizim için ne kadar hoştur!..” demiştim.

İşte tüm sevdiklerimiz burada. Şimdi onları görmenin zamanı…

***

“Ey Allah adına koşanlar! Daha hızlı koşun!” dediğimi hatırlıyorum ben. Ama sen çok daha hızlı koştun kardeşim. Mursi! Hoş geldin. Şehadetin kutlu olsun.

Devletin kürsüsünde hakkı cesurca haykırdın. Halkın umudunu kahramanca yeşerttin. Kurduğum Müslüman Kardeşler’i gayretinle yücelttin. Tüm dünyaya adımızı ezberlettin. Seyyid Kutub’u idam etmenin, Hasan el Benna’ya suikast düzenlemenin Müslüman Kardeşler’i yıldıramayacağını; cumhurbaşkanı olarak onlara gösterdin.

Evlatlarına tertemiz bir isim ve inananlara çok onurlu bir direniş bırakarak âlimlerin, ariflerin, sultanların, nebilerin yanına geldin.

Bak, hepsini göreceksin şimdi…

***

“İnananlar kardeştir.” buyuruyor Allah Teâlâ. Biz seninle aynı soydan ve aynı çağdan değiliz ama gayemiz ve derdimiz aynı. Kardeşim! Cennetine hoş geldin.

Ben ve askerlerim, Halife Ömer’in emri ile Mısır’ı İslam beldesi yaptık. Sen de, kitaplardan okudun, tarihçilerden dinledin; Amr b. As’ın Mısır’ı fethini. Belki hayranlık duydun, belki imrendin. Ama sana öyle bir şey nasip oldu ki; sen melekleri bile kendine özendirdin.

Sen bu kutlu beldenin sesi oldun. Yüze, bine, milyona değil tüm dünyaya karşı durup; dökülen kanların ve feda edilen canların hakkını verdin. Üzerine ölü toprağı serpilen müminleri silkeledin, “Umut var.” dedirttin. Kâfiri korkuttun. Öyle telaşlandılar ki daha bir yıl geçmeden tüm kirli oyunlarını oynayıp seni yok etmek istediler. Ama sen, en güzel direnişini sergiledin. O zindanlarda Yusuf misali vakur bir edayla Rabbinin seni kurtaracağı günü bekledin. İşte o gün, bu gün kardeşim Mursi!

Benimle gel, kimlerle aynı kaderi paylaştığını gör.

***

Hoş geldin; adı Muhammed, sonu şehadet, peygamberi kardeşim Muhammed olan nasipli hemşehrim. Rahman çok güzel bir yazgı yazmış sana.

Peygamber kaderi yaşadın. Önce Mısır’a yönetici oldun, sonra yolun Mısır’ın zindanlarından geçti, benim gibi. Aynı sabır düştü payına. Doğruyu söylediğin ve Hak’tan ayrılmadığın için zindan reva görüldü sana da.

Benim arkamdan yırtılan gömleğim şahitti masumiyetime, senin arkandan edilen dualar şahit. Beni öz kardeşlerim attı o kuyuya, seni din kardeşlerin terk etti o yalnızlığa. Ama ben affettim onları. Nefislerine uydular ve pişmanlar dedim. Sen de affet senin için üzülen ama sesine ses olmayı unutan kardeşlerini. Çünkü şimdi onların hepsi birer Yakup oldu, gidişine ağlıyor. Bilseler seni burada nelerin ve kimlerin beklediğini, şükrederler sadece. Gel bir şükür secdesi yap sen de.

Birazdan, en çok görmek istediğini göreceksin…

***

Şükürler olsun ki geldim ve gördüm. “Beni görmeden bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterim.” demiştin bir gün Ömer’e. Ya bizim sana kavuşma isteğimizi nasıl anlatalım… Bir başka zaman da dedin ki “Kişi sevdiği ile beraberdir.”  Şükürler olsun ki beni sevdiklerim karşıladı ve ben sevdiklerimle buradayım. Senin komşun…

Hoş buldum ya Rasulullah....”

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.