Hani bir rüyanın peşinden gidilmişti./
Yıllar sonra hasret bitecek/
Mekke’ye girilip “umre” yapılacaktı./
Lakin Kureyş’in inadı sönmemiş/
Aralarındaki ateş henüz küllenmemişti…
Mekke’den yolculuk var. Habeş diyarına.
Tek Rabbe inananlar, deniz yolunda./
Dile kolay… Ana yurdu, eşi dostu bırakmak;/
Taşı, toprağı, Kâbe’yi arkada komak…
O, kültürlü ve bilgili,/
İradesi pek kuvvetli,/
Mekke’deki on yedi raculün yanında/
Okuma yazma bilen, nadir bir hanımefendi./
Biraz sert, biraz celalli…/
Ancak hakkaniyetli, tıpkı babası gibi…
İslâm’la şereflenmeden evveldi,/
Rüyayla sana bir müjde geldi./
Medine tarafından doğan ay,/
Gelip kucağına konar imiş./
Huzur, saadet ve mutluluk/
Gelir seni bulur imiş...
Peygamberimin hala kızı;/
Mekke hayatın, kapalı bizlere…/
İlk Müslümanlar içinde,/
Olduğunu biliyoruz sadece./
Ebu Leheb ağır sözler söylerken Efendimiz’e,/
Ümmü Cemil dikenleri sererken yere,/
Ne kadarına şahit oldun?
Hz. Haticem!/
Dünya telaşıyla çok yoruldun./
Ancak, sana, “içinde yorgunluğun, gürültü-patırtının olmadığı/
Cennet köşkleri” vaat edildi./
Sen öyle büyüksün ki Resûlullah’a yakınlığın herkesi kıskandırıyor...