Ümmü’l-Mesâkîn ZEYNEP Bint HUZEYME (ra)’ye Sesleniş
Savaş meydanı…
Gözler kısılmış, yürekler kasılmış.
Okçular önde, mübareze başlamış.
Hamza, Ali, Ubeyde.
Üç hısım, üç cengâver.
Önde olma şerefi, onlara düşer.
Ali, Hamza hasmını yere serer.
Kılıcın ucunda can meleği,
Rasûl-i Ekrem’in yastık ona dizi
Ubeyde şehâdeti düşler.
Zeynep b. Hüzeyme, şehit hanımı.
……
Amr b. Sa’sa’, Zeyneb’in kabilesi.
Muallim istemişlerdi hani.
Yolda haince pusuya düşürüp
Hepsini şehid etmişlerdi.
İçlerinden zar zor kurtulan biri
Gizlice dönmeye yeltenmişti.
Yolda görünce iki adam,
O hainlerin kabilesinden,
“Katli vaciptir.” diyerek
Canlarını dilemişti.
Lakin öldürülen o iki kişi
Meğer Müslüman imiş.
Kimsenin bilmediği bu durumu
Öldüren nasıl bilsinmiş?
İşler sarpa sarmış.
Nasıl çözümlenir bu mesele?
Zalimken, mağdur olur mu bir kabile?
Zeynep b. Hüzeyme’nin
Hatırı sayılır bu beldede.
……
Hicretin 3. yılı, ramazan ayı.
O artık Efendimizin hanımı.
Fakirlerin annesi, gariplerin hâmisi
Geçici dünyada böyle kalacak ismi.
Evliliğiyle kılıçlar kınlarına kondu.
Kalpler yumuşadı, hasımlar hısım oldu.
Üç ya da sekiz ay. Yok daha fazlası.
Otuz yıllık bir ömrü ne güzel yaşadı.
Hatice’den sonra vefat eden ikinci eş
Bakî kabristanında yok sana eş.
…
İlk Müslümanlardan idin, hem muhacire,
Ümmü’l- mesakîn idin, hem zevc-i tâhire
Cömertliğin esen rüzgâr kadar
Gece gündüz ettiğin ibadet, sana yâr.
Seninle bildik, nasıl bereketlenir kısa bir hayat.
Sekiz ay, bin dört yüz yıla nasıl vurur kanat?
O’nunla şereflendin O’nunla şereflendi kâinât
Üzerinize olsun tahıyyât, tayyibât ve salevât.
Add new comment