Şiir, şairin gönlünde demlenir… “Beyanda sihir vardır” sırrınca dile düşer ve bu tılsım ile yürekleri inceden inceye titretir:
“Seherde fecr-i sâdık yükselip nur saçtığı bir ân,
Rasûlullah okur Ashabına tertil ile Kur’an.
Halâs etti dalâletten, hidayet etti İslâm’a,
İnandı gönlümüz bildirdiği bi’l-cümle ahkâma.
Anın irşâden tergîbiyle girdik Dîn-i mefture,
Çıkardı zulmet-i küfr-ü dalaletten bizi nure.
Firâşından çıkıp eyler idi Mevla’yı istikbal,
Gece müşriklere, medcaları eylerken istiskâl.”
( Abdullah İbnuRevaha’ya ait şiirin, Kamil Miras’a ait nazmen tercümesi)
Şiir, insanın düşünce ve duygu dünyasına yaptığı derin tesir sebebi ile her zaman çok geniş bir etki alanına sahip olmuştur. Çölde yaşamaları sebebi ile hayal dünyalarının her türlü bölücü etkiden uzak kaldığı ve edebi üslupları açısından da zirveye ulaşan Araplar için şiir, hayata dair her konuya ellerini uzatıp dokunuverdikleri sihirli bir dünya olmuştur.
Efendimiz (sas) şiirin tesir gücünü hiçbir zaman reddetmemiş, konusu ve içeriği ile değerli bulduklarını dinlemiş, zaman zaman da yanında okunmasını kendisi teşvik etmiştir. Cahiliye şairlerinden olan Ümeyye İbnu Ebi’s-Salt’ın şiirlerini dinlemiş, kalbi küfürde kalan bu zatın şiirlerinin iman ettiğini belirtmiştir. Kus İbnu Saîde’de takdir ettiği şahıslardan birisidir. Şiirleri ve kıymetli sözleri ile yâdettiği şair için “Allah Kus’a mağfiret buyursun. O tek başına bir ümmet olarak haşrolacaktır” buyurmuştur.(İbrahim Canan, Hadis ans., 7/300) Câbir İbnu Semure (ra) anlatıyor: “Ben Rasûlullah (sas) ile yüz defadan fazla birlikte oturdum. Ashabı ona şiirler okuyor, cahiliye devriyle ilgili hadiseleri zikrediyorlardı. Rasûlullah (sas) da sessizce onları dinlerdi. Bazen anlatılanlara onlarla birlikte tebessüm buyurduğu olurdu.” (Tirmizî, Edep 70, (2854))
Şairler şiirlerini İslam’ın ruhunu yüceltmek ve onun hakikatlerini ifade etmek için kullandıklarında Rasûl-i Ekrem (sas) tarafından taltif ve övgüye mazhar kılınmışlardır. Efendimiz (sas) onları, şiir söylemeye teşvik etmiş, himayesinde tutarak korumuş ve türlü iltifatlarda bulunmuştur. Zira şiirde hikmet vardır.( Buhari, Edeb 90) İnsanlara ibret veren meselelerin zikredildiği, iyi, doğru ve güzelin vurgulandığı, kötülüğün yerildiği anlatımlar daima övülmüştür.
Dinimizce yerilen şairler ise, “Şuara” suresinde (224-227. ayetler) belirtildiğine göre; yapmadıkları şeyleri söyleyen, batıl ve hevâ adına söz söyleyerek, yalan ve mübalağa esiri olan şairlerdir. Bu tarz sözler belki şiirin tesir gücünü arttırmaktadır. Ancak her hali ile doğruluğun, hakikatin sembolü olması gereken mümin için uzak durulması gereken vasıflardır. Şiirde yalanın ve mübalağanın etki gücünden ziyade, hak ve hakikatin keskin gücünü kullanmak daha etkilidir. Bu yönüyle şiir, Rasûlullah efendimiz (sas) döneminden bu güne, müminlerin hissiyatını perçinleyip imanlarını coştururken,inanmayanların seslerini kısacak çok önemli bir silah olarak kullanılmıştır.
Efendimizin (sas) üç meşhur şairi vardır ki; onlar, yanından hiç ayrılmamış, ne zaman İslam adına bir hizmet söz konusu olsa sözlerinin tesirini sergilemekten asla geri durmamışlardır. Hassan ibnu Sabit, Abdullah ibnu Ravâha, Ka’b ibnu Mâlik (r.anhüm) ihtiyaç hâsılolduğunda hep emre hazır bulunmuşlardır. Efendimiz (sas) onları çağırıp: “Kureyş’e karşı hicviyelerinizi fırlatın. Zira sizin şiirleriniz onlar üzerinde ok yarasından daha ağır yaralar açmakta!” derdi. (İbrahim Canan, Hadis ans., 7/289)
Hassân (ra), Peygamberimizden (sas) sekiz sene önce Medine’de dünyaya gelmiş, eğlence ve içkiye düşkünlüğü ile tanınmıştır. Şiirleri ile yakaladığı şöhreti, Arap Yarımadasında geniş bir
coğrafyaya yayılmıştır.İslam'ı kabul ettikten sonra ise Medine'de Hz. Peygamberin (sas) yanında yer almıştır. Cahiliye döneminde işlediği şiir konularını bir tarafa bırakarak, yeteneğini tamamen Rasûlullah Efendimizi (sas) övmeye ve düşmanlarını yermeye hasretmiştir.
Peygamber’i, onu hicvedenlere ve hasımlarına karşı, şiirleriyle savunan ve onları susturma başarısı gösteren ve dilini işaret ederek, “bunu bir kayaya vursam onu ikiye parçalar, bir kıla vursam tıraş eder” diyen Hassân, (ra) Rasûlullah’ın yanında çok özel bir yere sahipti. Onun şiirdeki mahareti çok yüksek idi. Müşriklerin müminleri hicvederek eğlendikleri ve bu şekilde morallerini bozup güçlerini kırmayı hedefledikleri anlarda Peygamberimiz (sas) Hassan’ı huzura çağırır ve “Ey Hassan, Rasûlullah adına onlara cevap ver!” derdi. (İbrahim Canan, Hadis ans.,7/289) Hassan İbnu Sâbit için Peygamberimiz mescide hususi bir minber koymuştu. Hassan orada bulunup mufâhara (neslinin, atalarının yaptıkları ile övünme) yapar veya Rasûlullah’ı hasımlarına karşı müdafaa ederdi. Aleyhissalâtu vesselam: “Allah Hassan’ı, Rasûlullah’ı müdafaa ettiği veya onun adına mufâhara yaptığı müddetçe rûhu’l-Kudüs’le takviye etmektedir.” derdi. ( Buhârî, Edep 91)
Şiirde bulunan sözcüklerin gücü ilahi bir kaynakla desteklenip muhatapların cesaret ve morallerini çökertecek bir tesire kavuşturulmakta ve bu yolla din-i Mübin’in korunmasında büyük bir etki sağlanmaktadır. İslam şairlerinin böyle büyük hizmetleri ve gayretleri takdirle yâd edilmektedir. Tarih boyunca Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl gibi… şairlerimizin etkilerinin de bu denli büyük olması sanırım Hassan’ın (ra) yolunda yürümelerinin bir neticesidir. Niyet Allah ve Rasûlü’nün rızası olursa ilahi yardım kullara ulaşıyor ve etki halesi bu ulvî destek ile genişliyor. Efendimizin sözü ile; onların şiirleri Mekkeli kâfirlere oktan daha çabuk tesir ediyor…
Bu tesir can yakıcıdır. Zira onlara, kendi silahları ile saldırılmakta, söyledikleri alay ve hiciv aynen geriye yansıtılmaktadır. “Müşriklere karşı dillerinizle de cihad edin” emri, şiirin bir ok gibi gönüllerden vuruşunu temsil etmektedir. İşte şiir, böylesine derin ve keskin bir etkiye sahiptir. Dil ile yapılan bu cihad, Müslümanları memnun edip rahatlatmaktadır. Şair ise din adına güzel bir iş yapmanın memnuniyetini duymaktadır. Böylece şiir hem topluma hem de kişiye şifa olmaktadır.
Şair niyetinde din-i hizmet diliyorsa Cebrail (as) yüce makamlardan ilham ile onu destekler… Bu ilhamın mürekkebi ile yazılan dizeler yayılır yeryüzüne… Böylece şiir, dilde seda, gönülde safa olur… Onu duyarak okuyana şifa olur…
Ve müminin dilinde şiir, cihad olur…
Add new comment