Nûn’a Yemin Olsun!
KUR’AN’DAN MÜLHEM YAZILAR-I (KALEM SURESİ)
Nûn’a ve nûn’un yazdığına yemin olsun!..
Yazdıklarına ve yazacaklarına yemin olsun!..
Yazdırana, yazılana yemin olsun!..
Bizi yazana, yazıp da okuyana, okutana yemin olsun!..
Kıvrılıp yeri depreten nûn’a, yere büyüklenen yerin çivilerine -dağlara- kaynayan sulara yemin olsun!..
“Nurdan bir levha”da olanlara ve olacaklara…
Kalemin de dividin de hükümranlığı yeni başlıyor, demeyi isterdim. Ama onlar saltanatlarına, sözün söylendiği ilk anda başladılar.
Her kalıba uyanlar, dalkavuklar, başkalarının vebalini taşıyıp altında ezilmeyenler… Yalan dolanla hayır kapılarına kilit vuranlar, masum yürekleri yağmalayanlar…
Nûn’la kesin, kangren olmuş azalarınızı!
“Eski zaman hikâyeleri”nin peşinden koşmaya, her yalana bir bahane bulmaya alışmış zavallı akıllar… Hesabın niceliğinden de inceliğinden de habersizler… Var edenin var ediş hikâyesini O’ndan değil kendinden dinleyenler… Kendisi söyleyip kendisi inananlar… Kibrin zerresinde boğulanlar… Zincirin halkası olmak mı, zincirden kopmak mı?..
And olsun kaleme ki, dönüş var. Affın ricası yok; ama merhametin inşası var. Aklın hayalin alamayacağı bir inşa…
Veznini kaybetmiş bir ahengin rişte-i cânı… Çek, can ipliğini çıkar pazara…
Feryâd et!
Feryâdın, yüreğinin nûn’unu kelâma döksün. Kelâm şerha şerha yükselsin fezaya. Yetimin enînleri diken diken etsin beyinleri. Yetimin içindeki karanlık, Yusuf’un kuyusu olsun.
Asla “ihmal etmeyip mühlet veren” Rabbim! Tecelli et! Tecelli et ki, zamandan da mekândan da hicret edelim Sana.
Zamanları irşad et! Beyinleri, yürekleri irşad et!
Tesirin vücut bulsun ebediyette. Ne geçmiş geleceği hırpalasın ne gelecek geçmişi boğsun.
Ömrün hasat vakti gelip çattığında “Biz yolumuzu şaşırmışız galiba…” dedirtme. Haddimizi aşmanın pişmanlığını yaşatma. Bugünün tadına kandırıp yarının acısına terk etme. Cennet ashâbının yaptığı gibi hatamızı anlayıp yolumuzu düzeltme şerefini bağışla. Mücrimlikten kurtulup mümin olmanın yolunu aç.
Gerçeklerin ortaya döküleceği o günde, gaflet perdeleri sıyrılacak ve gerçeğin ta kendisiyle yüzleşeceğiz. Dizlerimizin dermanının kalmayacağı günden erken, secdene vardır.
Kıyamet günü Azîz ve Cemîl olanın timsalini görmek isteriz.
Hüküm, “Kalem Sahibi”nindir.
O’nun, kader kalemiyle yazacağı her şeye sabret! Sabırsızlıkla kavmine öfkelenip karanlığa düşen Yunus gibi olma. Kendi karanlığında boğulma. Tövbe et! Zira Allah(cc), yazdığı kâinat kitabında nimetinin hayrını, öfkesinin şerrine üstün kıldı.
Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun!
O’nun hükmüne can feda…
Susamışlık kalemini âlemlerin üzerine heyecanla sal. Korkunun deprenişinde yeniden ve son kez şekillensin bu hayat. Yeniden ve son kez titresin yerküre; hissizliğin hissi, sessizliğin sesi olmak için…
Başı da sonu da “nûn” olan “Sûre-i Kalem”e yemin olsun!..