semra küçük güler

Sözsüz Dilekçem

Ebû Cehil’in kapılardan kovuşu değil, müminin görmezden gelişi… Ebû Cehil’in yok sayışı değil inananların yok sanışı…/ Varlığın gösteriş kuyularına düşüp de karanlıklarda insanlığımızı kaybettiğimiz dindarlığımızın sınanışı… İnanmış görünüp de ikiyüzlülüğümüzün yüzümüze vurulmayışı…
Turkish

Zulmün Kanlı Pençesi

Vicdanım, tek tek koparılmış etlerimin, çekilmiş kanlı tırnaklarımın ve en kötüsü yaralanmış ruhumun; yıkılmış, paramparça olmuş çocukluğumun, ilk gençliğimin, geleceğimin ıstırap dolu seyrinde… ‘İşkence’ lâfzının ağır zulm dalgaları yanında zerre gibi kaldığı, kuytu gecelerin sırtlan bakışında gizli bir yarayla kanayan insanlığımın peşindeyim…
Turkish

Ruh ve Dürülüş

Yüreğimizin, ‘gerçek varlık’ zannettiği şeylerin hesabını vermeye yüzü yok. Allah’a isyanımız nefsimize yöneldi. Güneşin dürülüşü gibi kalbimiz de dürüm dürüm dürüldü. Her kıvrılışı acımızı daha da artırdı. Geriye dönmekle ileriye bakmak arasında, ‘Araf’ta kalakaldık. Kendi ‘Araf’ımızda, ‘can’ pazarımızda…
Turkish

Pages

Subscribe to RSS - semra küçük güler