Add new comment

Hz. Hatice (r.anha)

“Allah’a yemin ederim ki bana Hatîce’den daha hayırlı bir hanım verilmemiştir. İnsanlar beni inkâr ettiği zaman o bana iman etti. İnsanlar beni yalanladığı zaman o beni tasdik etti. İnsanlar beni mahrum ettiği zaman o bana malıyla sahip çıktı. Allah beni ondan, diğer hanımlara nasip olmayan çocuklarla rızıklandırdı.”  ( Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebir, XXIII, 13.)

Rasûlullah’ın (s.a.s.) ilk hanımı olan Hz. Hatîce (r.anhâ), asâleti, güzelliği, zekâsı, yumuşak huyluluğu ve serveti ile Kureyş kadınlarından üstün bir durumda idi. Kendisini câhiliyye döneminde bile muhafaza etmiş, asil ve faziletli bir hanımefendi olan Hatîce Validemiz, Rasûlullah (s.a.s.) ile evlendikten sonra tüm servetini İslâm’ın yayılması için harcayıp tüketmişti.

O, son Peygamber’in hanımı ve Rasûlullah’a ilk îmân eden hanım olma özelliğini ve şerefini taşıyordu. Ayrıca kaynaklarda Rasûlullah Efendimizin hanımları arasında, nesebce Peygamberimize en yakın olan hanımının Hz. Hatice olduğu belirtilmektedir.

Hz. Hatîce, Peygamberimizle evlenmeden evvel câhiliyye döneminde iki evlilik yapmış ve bu evliliklerinden ikisi erkek biri kız olmak üzere üç çocuğu olmuştur.

 

Hz. Peygamber ile Evliliği

Hatîce Validemiz, ticaretle uğraşan zengin bir hanımefendi idi ve işlerinin başına geçecek güvenilir birine ihtiyacı vardı. Peygamberimiz (s.a.s) ise çevresinde dürüstlüğü ve güvenirliğiyle ün salmış bir genç idi. el-Emin lakaplı bu gençten haberdar olan Hz. Hatîce, kölesi Meysere aracılığıyla Peygamberimize, Suriye ticaret kervanında çalışması için teklif gönderir. Peygamberimiz (s.a.s) de bu teklifi hemen kabul eder. İşte o derin sevgi bağının ilk tohumları da bu iş anlaşmasından sonra atılmış olur.

Rasûlullah (s.a.s) çalışmaya başlayalı henüz üç ay olmuştur… Hatîce Validemiz bu dürüst ve yakışıklı genç adamla hayatını birleştirmek ister ve en yakın arkadaşı Nefise’ye konuyu açar. Böyle hayırlı bir iş için hemen harekete geçen Hz. Nefise, Rasûlullah’a giderek meseleyi konuşur. Peygamberimiz de amcalarıyla istişare eder. Oradaki herkes bu habere çok sevinir. Zira çok sevdikleri yeğenlerine ancak Hatîce gibi asil bir hanımı yakıştırırlar. Çok geçmeden kıyılan nikâhla yirmi beş yıl sürecek gelmiş geçmiş en mübarek izdivaç gerçekleşmiş olur.

Hz. Peygamber ile Hz. Hatice arasında derin bir muhabbet vardı. Evlendiklerinde Efendimiz 25, Hatîce Validemiz ise 40 yaşındaydı. 25 yıllık evlilikleri süresince Peygamberimiz başka bir kadınla evlenmemiştir. Diğer evliliklerini Hz. Hatîce vefat ettikten sonra yapmıştır. Peygamberimizin (s.a.s) çok evliliğini eleştirenlerin –eğer art niyetli değillerse tabii– konuyu iyi tetkik ve analiz etmeleri gerekmektedir. Zira Allah Rasûlü, kadın düşkünü biri olsa idi gençlik yıllarını tek eşli, kendinden 15 yaş büyük ve üstelik başından iki evlilik geçmiş üç çocuklu bir hanım ile geçirmezdi. Zira çevresi tarafından sevilen ve sayılan el-Emin lakaplı Hz. Muhammed ile evlenebilmek için can atan çok sayıda bakire kız vardı. Varlıklı aileler kızlarının yanında mal varlığı da teklif ediyorlardı. Fakat O bunların hiçbirine tamah etmedi ve kendisine en uygun eşi seçti.

Hz. Hatîce’nin Fedakârlığı 

Çok fedâkar ve alçak gönüllü olan Hatîce Validemiz, varlıklı bir hanım olmasına karşın evinin işini kendisi görür, hizmetçi kullanmazdı. Özellikle de eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını kendisi karşılardı. Şüphesiz isteseydi çok sayıda hizmetçisi olurdu. Fakat o sadeliği tercih etmiş ve kibirden uzak bir hayat sürmüştü.

Hz. Hatîce’nin bu fedakârlığı yalnızca eşi ve çocuklarıyla sınırlı değildi. Rasûlullah'ın aile efradına ve çevresine de ilgi ve alâka gösteriyordu. Peygamberimizin sütannesi Hz. Halîme'yi düğünlerine davet ettiklerinde, Hz. Hatîce, Halîme'yi el üstünde tutmuş, ziyadesiyle alâka göstermişti. Hz. Hatîce kayınvalidesi konumunda bulunan Hz. Halîme'ye çok sayıda dişi deve hediye etmişti. Hepsi bu kadar mı? Tabiî ki hayır! Kıtlık zamanında Halîme (r.anhâ) sütoğlu Rasûlullah'a gelip sıkıntı çektiğini belirtince Hatîce Validemiz hemen kırk koyun ve bir binek devesi hediye ederek Hz. Halîme'yi bu sıkıntılı durumdan kurtarmıştı.

Efendimiz (s.a.s) ile Hz. Hatice’nin (r.anha) aile hayatları, çok mutlu ve huzurlu bir şekilde geçmiştir. Her zaman birbirlerine karşı anlayışlı olmuş, desteklerini hiçbir zaman esirgememişlerdir. O zamanki ve günümüze kadar gelen tüm insanlara örnek bir aile olmuşlardır. Ahlâk, karakter ve hayata bakışları değerlendirildiğinde bu iki insandan birbirine daha münasip başka bir çift gösterilemez. İlişkilerinde asla bencilliğe yer yoktu, birbirlerini kendi nefislerine tercih etmişlerdi. İşte böyle olduğu için ortaya mükemmel bir evlilik çıkmış ve tüm insanlığa örnek olmuştur.

Bu mübarek evlilikten Efendimiz ile Hz. Hatice Validemizin altı çocuğu olmuştur. İkisi erkek (Kâsım ve Abdullah); dördü ise kızdır (Rukayye, Zeyneb, Ümmü Külsüm ve Fâtımâ).

İlk çocukları Kâsım ile ilgili ibret alınacak bir hâdise şu şekilde cereyan etmiştir…

Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib (r.anh) anlatıyor: “Rasûlullah’ın (s.a.s) oğlu Kâsım vefat edince Hz. Hatîce (r.anhâ): “Ey Allah’ın Rasûlü! Kâsım’ın sütü taştı. Keşke Allah süt çağını tamamlayacak kadar onun ömrünü uzatsaydı.” dedi. Aleyhissalatu vesselam, bunun üzerine: “O süt devresini cennette tamamlayacak!” buyurdular. Hz. Hatîce: “Ey Allah’ın Rasûlü! Şayet bunu bilseydim, onun acısına sabretmem kolaylaşırdı.” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Dilersen Allah’a dua edeyim de sana onun sesini işittireyim.” dedi. Ancak Hz. Hatîce: “Hayır, ey Allah’ın Rasûlü! Ben Allah ve Rasûlü’nü tasdik ediyorum.” dedi.”

Acaba böyle bir teklife biz muhatap olsaydık ne cevap verirdik?.. Evet, Hatîce Validemiz her zamanki gibi asil ve olgun bir duruş sergilemiştir...

Vefatı

64 sene 6 ay yaşamış olan Hatîce Validemiz, ölüm döşeğindeyken Rasûlullah ve üç kızı, Zeyneb, Ümmü Külsüm ve Fâtımâ yatağının etrafında oturmuşlar bu mübarek hanımefendiye son kez bakıyorlardı. Efendimiz (s.a.s) ise, ölüm ona biraz daha kolay olsun diye; Allah’ın Cennet’te onun için hazırladığı nimetleri sayıyordu. Validemizin ise ağzından şu sözler dökülmüştür: “Allah’ım, sayamayacağım kadar övgüye layıksın! Allah’ım, senin huzurunda sana varmayı hoşnutsuzlukla karşılamam. Ancak ben, bana vereceğin nimetlere layık olabilmek için daha fazla fedakârlıkta bulunmayı istiyorum.”

Hz. Hatice’nin ölümünden sonra Peygamberimiz O'nu daima hayırla yâd etmiş, ne zaman bir kurban kesilse, merhum eşi Hatîce’nin arkadaşlarını araştırır, bulur ve onlara et gönderirmiş. Hz. Âişe Validemiz, bu durumdan rahatsızlığını şu sözlerle belirtir: “Neredeyse Rasûlullah (s.a.s) Hatîce’yi anmadan ve onu güzelce övmeden evinden çıkmazdı. Yine günlerden bir gün ondan bahsetti ve bu benim kıskançlık duygularıma dokundu. Dedim ki: “Allah sana o ihtiyar kadının yerine daha hayırlısını vermedi mi?” Bunun üzerine Peygamber (s.a.s) öfkelendi ve şöyle cevap verdi: “Hayır, Allah’a yemin ederim ki bana Hatîce’den daha hayırlı bir hanım verilmiş değildir. İnsanlar beni inkâr ettiği zaman o bana îmân etti. İnsanlar beni yalanladığı zaman o beni tasdik etti. İnsanlar beni mahrum ettiği zaman o bana malıyla sahip çıktı. Allah beni ondan, diğer hanımlara nasip olmayan çocuklarla rızıklandırdı.” Âişe (r.anha) dedi ki: “Kendi kendime: Bundan sonra hislerimi artık içimde tutacağım ve artık Hatîce’yi çirkin bir sözle anmayacağım.”

Hz. Fâtıma ile ilgili ise hem hüzünlü hem de bizlere acı acı tebessüm ettirecek bir hâdise gerçekleşir:

Bir gün Fâtıma, babasına “Yâ Rasûlallah, Cebrail’e sorup annemin durumunu öğrenmeden içim rahat etmeyecek.” demişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber bunu Cebrail’e sordu o da Hatîce’nin Cennet’te Meryem ve Sâre arasında olduğunu söyledi.

Hz. Peygamber’den bir hadis rivayet eden Hatice Validemiz; Ebû Tâlib’in ölümünden üç gün sonra, Hicret-i Nebeviye’den üç sene evvel, Bi’setin onuncu yılında Ramazan ayında vefat etmiştir. Efendimiz onu Hacûn Kabristanı’ndaki kabrine kendi elleriyle yerleştirmiştir.


SİYER-İ NEBİ DERGİSİ 28. SAYI / TEMMUZ - HAZİRAN 2014

 

Faydalanılan Kaynaklar

Abdulaziz eş-Şennavî, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahâbîler), trc. Tâceddin Uzun, Uysal Kitabevi, Konya, 1991, III.

İbn Hazm, Cevâmiu’s-Sîre, trc. M. Salih Arı, Çıra Yayınları, İstanbul, 2004.

İbnu Deybe, Teysiru’l-Vüsûl ilâ Câmii’l-Usûl, trc. İbrahim Canan, Akçağ Yayınevi, İstanbul, 1993, XVIII.

İbnu Hacer el-Askalânî, el-İsabe Seçkin Sahabeler, trc. Seyfullah Erdoğmuş, Sağlam Yayınevi, İstanbul, 2008.

Mevlânâ Şiblî Numânî, Son Peygamber Hz. Muhammed Sîretü’n-Nebî, trc. Yusuf Karaca, İz Yayıncılık, İstanbul, 2008.

Nurgül Dere, Hanım Sahabîler, Kayıhan Yayınları, İstanbul, 2012.

Ziya Kazıcı, Hazret-i Muhammed’in Aile Hayatı ve Eşleri, Çamlıca Yayınları, İstanbul, 2003.

 

Yazar: 
Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.