Yâ Rabbi!
Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa'ya (s.a.v.) verdiğin gibi kalplerimize inşirah ver!
Veli KARATAŞ
1971 yılında İslahiye'de doğdu. 1993 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. 1998 yılında aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Bilim Dalı'nda 'On Dokuzuncu Yüzyılda Yenileşme Çabaları ve Osmanlı Ulemasının Tavrı' başlıklı tezi ile yüksek lisansını tamamladı. Veli Karataş, fakülte mezuniyeti sonrasında 2001'e kadar Marmara Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olarak çalışmış, 2001-2016 yılları arasında İstanbul'da hizmet veren çeşitli sivil toplum kuruluşlarında eğitimcilik, danışmanlık ve yöneticilik yapmıştır. 2016'dan itibaren Milli Eğitim Bakanlığında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak çalışmaktadır.
Bereket Üzerine
Kur’an perspektifinde vahiy ve nübüvvet insanlık için en büyük berekettir. Kur’an’da yeryüzünün mübarek kılınması ve yağmurla bereketin artırılması anlamında maddi bereket ve bolluk olgusuna dikkat çekildiği gibi, manevi dünyanın, kalplerin ve ruhların bereket kaynağı olarak bizzat Kur’an’a da dikkat çekilmektedir.
Yol ve Yürüyüş
Asırlar boyu milyonlarca insan her gün defalarca bu yola eriştirmesi için Rabbine niyazda buluna gelmiştir. Çünkü bu yol “sırât-ı müstakîm”dir (Fatiha 1/4) ve HÂDÎ olan Allah’ın nimetlerine erdirdiği kimseler olan nebiler, sıddıklar, şehitler ve salihlere bir ikramıdır.
Ramazan Ayının Değerini Bilmek
Resûlullah "Muhakkak ki ileride kapkaranlık geceler misali fitneler olacak!" buyurdu. "Onlardan kurtuluşun yolu nedir, Ey Allah'ın Resûlü?" denildi. Buyurdu: "Allah'ın kitabı! Onda sizden öncekilerin olayları, sizden sonrakilerin haberleri ve sizin de hükmünüz vardır. O, kesin çizgidir; şaka değildir.
Okumanın Mahiyeti ve Anlamı Üzerine
Okunması istenen kâinat kitabıdır, insandır, tarihtir, toplumdur. Ve bunların hepsi Allah’ın sonsuz ilmiyle ve kudret eliyle yazdığı kitaplardır. Bu ayetlerde vurgulanan lafzen bir okuma yani kıraat/tilavet değil, düşünme, tefekkür etme, irtibat kurma, her şeyi Allah ile bağlantılı haliyle görmedir. İşte asıl okuma da budur.
“AKLA VEDA” ve AKL-I SELİME DAVET
“...bilimin doğasında kültürel çeşitliliği dışlayan bir şey yoktur. Kültürel çeşitlilik serbest ve sınır konmamış araştırma anlamında bilime ters düşmez. Ancak Akılcılık ya da Bilimsel Hümanizm gibi felsefelere ve kendi Nuh nebiden kalma inançlarını kabul ettirmek için donuk ve çarpık bir bilim imgesinden medet uman ve kimi zaman Akıl da denilen bir faile ters düşer.”
İslam Düşüncesi Nasıl Ele Alınmalı?
İslam düşüncesi, Müslüman toplumlarda yaşayan ilim ve fikir adamlarının, aydınların din, toplum, medeniyet, kültür, felsefe ve benzeri konularda ürettikleri ciddi ve önemli nitelikteki görüş, kanaat ve bilgilerin tamamını kapsar. Sanat ve metafizik de buna dahildir.
Üç Mesele Ekseninde Medeniyetin İnsanlığa Getirdikleri ve Götürdükleri
İslam değerlerinin çağımızın bilim ve teknik kafasıyla birleşip beraber yaşayacağını ummak bir avuntudan ibarettir. Çünkü günümüze hâkim olan bilim ve teknik, Batıda belli bir dönemde belirlenmiş bir kafa yapısının uzantısıdır; belli bir toplumsal yapının sinesinde gelişmiş, vasıfları İslam’a taban tabana zıt bir sınıf eliyle gücünü dünya ölçüsünde yaymıştır.
FEZÂİLÜ’L-KUR’AN
Bir kitap düşünelim ki o kitabı inzal eden Yüce Allah, bu kitabı tüm insanlara bir “ikram” olarak sunarken, indirdiği ilk âyetlerde kendisini “Ekrem” sıfatıyla tanıtsın. Yine bu kitap “kerim bir elçi” olarak vasfedilen Cebrail vasıtasıyla “mekârim-i ahlâk”ı tamamlamak üzere gönderildiğini söyleyen “Resûl-i Ekrem”e indirilsin. Bu kitabın kendisi de en meşhur kullanımıyla “Kur’ân-ı Kerim” diye isimlendirilsin ve “mükerrem” kılınan insanoğluna ezeli bir hitap şeklinde, bir hidayet rehberi olsun.
- ‹‹
- toplam 2 içinde 2