“Ömer’in Müslüman oluşu bir fetih, hicreti zafer, halifeliği Allah’tan rahmetti. Biz, Ömer Müslüman oluncaya kadar Kâbe'de namaz kılamazdık. O Müslüman olunca Kureyş’le savaştı, mücadele etti. O Kâbe’nin yanında namazını kıldı. Biz de onunla namaz kılabildik.”
Peygamberimizin ashâbına duyduğu eşsiz sevgi, ashâbı kiram ve sonraki dönem Müslümanları tarafından en güzel şekilde karşılığını bulmuştur. Tarih Peygamber sevgisine özellikle de sahabe tarafından sunulmuş en güzel örneklere şahit olmuştur.
Gün geldi çuval taşıdı. Gün geldi süt sağdı. Sabahlara kadar sokak sokak dolaşıp dertlileri aradı. Ateşi yanmayanın ateşini yaktı. İnsanları ihya etti. Ardından sürülmesi zor izler bıraktı. Medine’de otururken Irak’ta bir deve yavrusunun kayalıklarda yuvarlanmasından sorumlu tuttu kendisini.
O, kültürlü ve bilgili,/
İradesi pek kuvvetli,/
Mekke’deki on yedi raculün yanında/
Okuma yazma bilen, nadir bir hanımefendi./
Biraz sert, biraz celalli…/
Ancak hakkaniyetli, tıpkı babası gibi…
Hz. Ömer’in yaşantısına baktığımızda o, halifeliği döneminde halkı herhangi bir şeyden men ettiği yahut yapılması gereken bir karar aldığında bunu ilk önce kendi nefsinde ve evinde tatbik etmiş daha sonra insanlara aldığı karara uymalarını emretmiştir.