Seçilmiş Zamanlara Seçilmiş Sözler


Eski Sûfiler her varlık gurubunun bir imamı, bir başkanı olduğuna inanırlardı…

Bu yüzden yeryüzündeki hiçbir su, Zemzem’in faziletine ve sırrına erişemedi…

Hiçbir taş, Haceru’l-Esved’le boy ölçüşemedi.

Zaman da bir varlık-mahlûk gurubudur. Ondaki günlerin imamı Cuma ise ayların imamı da Ramazan’dır…

***

Benden bu âlemi bir kelime ile tanımlamamı isteseler, derim ki: Esmâ, Esmâ, Esmâ.

Kimi zaman Cemâl, kimi zaman Celâl…

Kimi yerde Celâl, kimi yerde Cemâl…

Fakat neye göre Celâl veya neden Cemâl hiç bir zaman tam olarak bilemeyeceğiz sanırım.

***

İlahi iradenin seçtiği zaman, mekân ve kişilerin seçilme sebeplerini asla bilemeyeceğiz. Bilmemiz gerekseydi, bildirilirdi zaten. Maksadım sorgulamak değil, hikmetini aramaktır. Konuyu biraz daha vuzuha kavuşturmaktır.                   

 Bazen sadece yeri seçti:

“Ey Musa, nalınlarını çıkar!” derken Tuvâ’yı mesela…

Ömründe en az bir kez (hali-vakti yerindeyse) ama mutlaka geleceksin, derken Arafat’ı seçti…

Yüzümüzü günde beş kez döndürürken Mekke’yi ve Kudüs’ü…

Bazen sadece zamanı seçti: Günlerden Cuma, aylardan recebi mesela…“Asra and olsun” derken ikindi vaktini belki…

 Ama hem yeri hem zamanı seçtiği muhteşem bir formül var ki kulun yeniden doğmasını hem de tertemiz, günahsız ikinci kez doğmasını sağlıyor. O formül: Zilhiccenin 9’u ve Arafat…

Gel gelelim Ramazan’a. O tam bir zirve…

Cemâl esmâlarının özellikle de en-Nur’un mekâna yağdığı yer Mekke ise zamana kesintisiz yağdığı yer de Ramazan’dır derler…

Ruhun ihtiyacı ve gelişimi için gerekli olan bütün Cemâl esmâlarının gani gani kesintisiz yağdığı zaman ile KELÂM’ını seçti; ikisini bir araya getirdi, adına “Ramazan” dedi…

İşte burası SIRRU’L- ESRAR’dır ki, ancak ve ancak hakkını verenlere açılacaktır o perde… 

Cuma gününde “icabet” saatini, Ramazan’da  “Kadir Gecesi”ni gizlediği gibi bu sırrı da Ramazan’da bütün dünyalık telaşlardan ve aceleden uzak, Kelâm’ını hatmeden, sadece dili ile değil kalbi ile de okuyanların dışındakilere gizledi.

Kim bilir belki de O Gül Yüzlü, Ramazan’ın son on günü itikâfa girerken o sırrın keşfi bize kolaylaşsın diye yol-yordam da gösteriyordu sevenlerine…

Ya da Şeyh Edebali, Osman Gazi’ye “Evlat, halk içinde itibar ve heybet sahibi olmak istersen Kur’an’ı çokça oku.” derken belki de aynı sırrın içinden konuşuyordu…  

Belki de Osmanlı’nın 622 yıllık heybetinin sırrı da hem Ramazan’da hem de sair zamanlarda Kur’an’ı çokça okumalarıydı…

Bu arada sadece Allahu Azîmüşşân değil, O’nun Habibi de seçti: Zamanlardan pazartesi ve perşembeyi,

Mekânlardan Medine ve Kostantiniyye’yi,

Kişilerden ümmetini, Haticesi’ni, Fatıma’sını, Âişe’sini, Ebû Bekir’ini, Hasan-Hüseyin’ini…

Hadi, siz de kendinize bir mekân seçin: adı İstanbul olsun.

Bir zaman seçin: 63 yaşını doldurduğunuz yıl olsun.

Günü seçmeyin seçilmiş olanlara ittiba edin.

Eh, kimi seçeceğinizi de siz bilirsiniz zaten…  

Yazar: 

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.