Sahabiler

Abbâd b. Bişr - Bir Destan Kahramanı

İslam düşmanları tek vücut olup Medine’ye saldırdıklarında Abbâd, Muhammed aleyhisselâm’ın hemen yanı başında, düşmanlarının karşısındadır. Günlerce süren Hendek Savaşı’nda açlık ve susuzluğa, şiddetli soğuğa rağmen her gece Efendimizin çadırı başında nöbet tutmuş, Peygamberinin güvenliğini sağlamıştır.

Şeddâd bin Evs Radıyallahu Anh

Allah korkusu kalbinin dört bir tarafını sarmış, Allah’ın zahid kullarından biridir Şeddad bin Evs (r.anh). Bol bol tefekkür eder, yatağına yattıktan sonra cehennem ateşini düşünmekten gözüne uyku girmez, bütün gece namaz kılar, istiğfarda bulunurdu. Allah’ın gazabından çok korkar aynı zamanda O’ndan ümidini de kesmezdi.

Keşke Ebû Zer Olsa...

Yalnız ve kimsesizdi. Kabilesinin eşkiyalığına, saldırganlığına dayanamamış yurdunu terk etmişti. Kendisine sığındığı dayısının da yanında duramamış, Mekke yakınlarında çölün bir köşesine çekilmişti.

Bilâl-i Habeşî (r.anh)

Peygamber Efendimiz (as)'in: "Ey Bilal! İslam'da işledi­ğin ve en ziyade ümit beslediğin ameli bana söyle. Çün­kü ben bu gece (rüyamda) cennette önümde senin ayak seslerini işittim. "[2] sözleriyle henüz hayattayken cennet­le müjdelenen Bilâl-i Habeşî ne bahtiyar bir kimsedir.

Hz. Osman b. Maz'ûn radıyallahu anh

Ashâb-ı Kirâm içerisinde zühd ve ibadetiyle âdeta bir sembol haline gelen Osman b. Maz’ûn radıyallahu anh, dünyaya ait her şeyi terk eden, Allah’ın rızasını kazanmaktan başka hiçbir düşüncesi olmayan gerçek bir zahiddi.

Ebû Fükeyhe

Kureyş’in ileri gelenleri, vahşete susamış kâfirler, Ebû Fükeyhe’den istediklerini alamadılar. O’nu İslam’dan, hak yoldan ayıramadılar. Fakat yaşlı bedeninde silinmez acılar, derin işkence izleri bıraktılar.

Yıldızların Tutkusu

Altın nesil! Yüce Rabbimizin, “en hayırlı ümmet” olmakla şereflendirdiği hidayet önderleri[1]… Allah Teâlâ’nın, İslâm’da “öne geçen ilkler” adını vererek; kendilerinden ve güzellikle onlara tâbi olanlardan razı olduğunu bildirdiği[2]yıldızlar topluluğu[3]…

Peygamber’in Vezirleri

Müslümanların güzel gördükleri Allah (c.c) katında da güzeldir. Onların kötü gördükleri Allah katında da kötüdür.”[1]

Davetçinin Bir Günü

O Medine’nin Ömer’iydi. Hendek Savaşı’nda aldığı yaradan dolayı otuz yedi yaşında şehit olmuştu.[3] Sevgili Efendimiz onu cennetle müjdelemiş, şehadetiyle arş-ı a’la titremiş, cenazesine yetmiş bin melek katılmış ve mübarek şehidi cennete yolculamıştı.

Arkana Asla Bakma!

Dâru’l-Erkâm, Allah’a kulluk, dine hürmet, Allah Rasûlü’ne iman ve bağlılığın merkezidir. Erkâm adlı genç bir adamın evi İslam’ın çekirdek kadrosunun yetişme mekânı olmuştur. Bu ev, tarihin gördüğü en büyük eğitim ve öğretim medresesidir.
RSS - Sahabiler beslemesine abone olun.