Bütün Müminleri Düşünerek İş Yap!

Derslerine çalışmakta isteksiz bir öğrenci görünce... Hastasını tedavi etme konusunda işini savsaklayıp ağırdan alan bir doktor görünce... Çöpleri toplamakta özensiz davranan bir temizlikçiyi görünce... Dersini doğru düzgün anlatmayan bir öğretmen görünce... Kendi çocuklarını, ailesini ihmal ederek saatlerini televizyon başında saçma sapan programları izleyerek geçiren ev hanımlarını görünce... Çok kızıyorum. Ama bu kızgınlığım, bireysel bir kızgınlık değil. Milletim adına, ümmetim adına, insanlık adına kızıyorum.

Kendi iç dünyamda bu şahısları karşıma oturtarak şöyle diyorum: 

Ey öğrenci kardeşim! Sen, İslam'ı hakkıyla anlamış olsaydın bu dersi sadece kendi şahsi başarın için çalışmaman gerektiğini anlardın. Senin geride bir buçuk milyar mümin kardeşin var. Yeryüzünün orasında burasında mazlum ve mağdur kardeşlerin var. Senin, bunların ayağa kalkması, daha iyi yere gelmesi hedefiyle ders çalışman gerek.

Ey öğretmen arkadaş! Sen, sadece kendi bireysel ikbalin için öğretmenlik yapmıyorsun. Sen milletin, ümmetin çocuklarını eğitiyorsun. Onlara bilginle, ahlakınla, hal ve hareketlerinle örnek ol. Dünyanın hızla ahlaksızlığa yöneldiği çağa inat, öğrencilerini insanlara saygılı, mümin kardeşlerine duyarlı hale getir.

Ey doktor kardeşim! Sen, İslam'ı hakkıyla anlamış olsay din bir hayatı kurtarmanın bütün insanlığı kurtarmak anlamına geldiğini bilirdin. Sen, sadece şahsi kazanç ve ikbalin için değil; milletin ve ümmetin adına bu hizmeti yapıyorsun, işine sarıl.

Ey ev hanımı kardeşim / ablam / annem! Sen, hal ve hareketlerinle çocuklarına kötü örnek oluyorsun. Saatlerini böyle dünya ve ahiretine faydasız şeylerle geçireceğine kendini geliştirme, çoluk çocuğunu daha iyi yetiştirmeye ayırsaydın ya! Aileni İslam'a daha uygun hale getirmeye çalışsan ya! Çocuklarında "benim, dünyanın şurasında burasında mümin kardeşlerim var, onlar için de çalışmalıyım" bilincini geliştirsen ya!

Evet... Eğer bir müslüman, kendisini düşündüğü kadar diğer müslüman kardeşlerini de düşünmüyorsa onun imanı kemale ermemiştir. O, hâlâ çiğ, hâlâ ham ve olgunlaşmaya muhtaçtır.

Bugün yeryüzünde müslümanların içinde bulunduğu kötü durumu gören bir müslüman üzülmüyorsa, bu üzüntünün etkisiyle "acaba ümmetimin şimdikinden daha iyi hale gelmesi için bana düşen bir vazife var mı? Ben ne yapabilirim?" diye düşünmüyor ve endişe taşımıyorsa, imani açıdan bir sıkıntı var demektir.

Yeryüzünün orasında burasında ayağına diken batan müslümandan dolayı bizim de ayağımız acımalı. İçinde bulunduğumuz seküler yaşam tarzı, bencillik, herkesin kendi derdine düşmesi, sadece kendisine ve birinci dereceden yakınlarına eğilmesine, sadece onlarla ilgilenmesine sebep olmuş.

Oysa her hal ve hareketimizde, bütün söz ve eylemlerimizde şunları düşünmeliyiz: "Bu hal ve hareketime Rabbim ne der? Bu hal ve hareketimin bana ve ümmetime getirisi ve götürüsü ne olur?"

Biz, "benim ashabım aç dururken ben kızıma hizmetçi veremem"1 diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Öyleyse herkes en az kendi yakınlarını düşündüğü kadar milletini ve ümmetini de düşünmeli.

Rabbimiz yapıp ettiklerimizi rızasına uygun, mümin kardeşlerimize faydalı şekilde yapmayı cümlemize nasip eylesin.

1 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 202 (838 nolu hadis).

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.