Yurdumuzun birçok yöresinde hâlâ yaşatılmakta olan bir yanlış anlayış da “iki bayram arasında nikâh kıyılmaz” görüşüdür. Nereden çıktığı bilinemeyen bu asılsız sözün, toplumumuzda giderek etkisini kaybetmesine rağmen, tamamen unutulmamış olması ve zaman zaman ortaya atılması, Müslümanlar açısından büyük bir talihsizliktir.
Bilindiği gibi dinimize göre nikâh, ibâdet ve muâmele sıfatlarına sahip, şaka götürmeyen daha çok ibadete yakın bir uygulamadır. Dinimizde “ruhbanlık” olmadığı için evlenmek teşvik edilmiş ve evlenmemekten hayırlı kabul edilmiştir. Hatta ibâdet edebilmek için evlenmeme düşüncesine kapılanlar bizzat Peygamber Efendimiz tarafından uyarılmış,
فَمَنْ رَغِبَ عَنْ سُنَّتِي فَلَيْسَ مِنِّي “Benim sünnetimi terk eden Benden değildir" [1]diye çok ciddî şekilde tehdit edilmişlerdir.
Hem ibadet hem de muamele yönü dolayısıyla İslâm Hukuku'nda özel bir yer sahip olan nikâhın sıhhat şartları arasında “iki bayram arasında olmaması” gibi bir kayıt bulmak mümkün değildir. Yine bilinmektedir ki, dinimizde herhangi bir hüküm koyabilmek için bunun Kitab’dan veya Sünnet’ten ya da icmâ'dan yahut Kıyas-ı fukaha'dan bir delilinin olması gerekmektedir. Bu kaynaklarda delili bulunmayan bir konu/görüş hakkında söylenecek sözler, mesnetsiz, asılsız, uydurma olmaktan öte gidemez ve dinî açıdan da en küçük bir değer taşımaz.
Şu iyice bilinmelidir ki, nasıl bir şeyin "yapılabilir yani helâl" kabul edilmesi için yukarıda sözünü ettiğimiz delillere ihtiyaç varsa, aynı şekilde herhangi bir konunun "haram/yasak, işlenemez" olduğunu tespit etmek için de bu delillere ihtiyaç vardır. Kafadan atmakla olmaz.
“İki bayram arası nikâh kıyılmaz” uydurması; delilsiz bir söz olmanın ötesinde bizzat Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in fiiliyle reddedilmiş bir görüştür de. Çünkü Hz. Peygamber’in Hz. Âişe ile evlenmesi Ramazan ayını tâkip eden Şevval ayı içinde gerçekleşmiştir. Yani iki bayram arasında meydana gelmiştir.
Öte yandan aslında iki bayram arası olmayan gün de yoktur. Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı arasında iki ay on günlük bir zaman varsa, Kurban Bayramı ile gelecek yılın Ramazan Bayramı arasında da (kamerî yıl 354 gün olduğuna göre )yaklaşık dokuz ay on gün vardır. Biri 2 ay 10 gün olduğu için “iki bayram arası” kabul edilirken; ötekisi 9 ay 10 gün olduğu için mi “iki bayram arası” kabul edilmez? Tabii böyle kabulün anlaşılır ve mantıklı bir tarafı yoktur.
Fıkıh kitaplarımızda nikâhın ibâdet niteliği dolayısıyla mescidlerde ve Cuma günü kıyılmasının güzel görüldüğü yani “müstahap” olduğu kaydedilmiştir. Bunun ötesinde zaman açısından herhangi bir kayda rastlamak mümkün değildir. O halde bu tür asılsız söylentilere iltifat etmemeli, nikâhın ne zaman kıyıldığına değil; hangi şartlarla kıyıldığına ve kurulan yeni yuvanın dinî açıdan aranılan şartlara sahip olup olmadığına dikkat etmelidir. Çünkü “Allah’ın emri, Hz. Peygamber’in sünneti üzere" sözleriyle başlatılan evlilik hayatının, kuruluş ve devamının da Allah’ın emri, Hz. Peygamber’in sünneti üzere olması gereklidir.
Yeni yorum ekle