Peygamber Efendimizin(s.a.s) riyazetinde yetişmiş olan sahâbe, vahyin iniş sürecine yakından tanıklık etmiş, ayetlerin maksat ve sebeplerini tahlil etme imkânına sahip olmuştur. Ayetleri anlamaya yönelik yoğun çaba içerisine giren sahabilerin bazısı, basiret ve feraset hasletleri ile öne çıkmış, karşılaştıkları olaylar hakkında vardıkları kanaatler vahiy ile uyum içerisinde olmuştur.Vahyin beşeri düşünceye uygun olarak gelmesi, tefsir ilminde ‘muvafakat’ olarak adlandırılmış; bu terim ileri görüş ve anlayışı ile meşhur olan Hz. Ömer ile özdeşleştirilmiştir.
Hz. Ömer, vahyi kavrayış ve istinbathususundaki yeteneğinden ötürüPeygamber Efendimizin(s.a.s) kendisine çokça danıştığı, görüşlerine önem verdiği sahabilerden biri olmuştur. Nitekim bir hadis-i şerifinde Peygamber Efendimiz (s.a.s)“Allah, gerçeği Ömer’in lisanı ve kalbi üzere yarattı.”[1]diyerekO’nun söz ve düşüncelerinin Hakk üzere olduğunu vurgulamıştır. Yine Peygamber Efendimiz(s.a.s)’in bir hadisi şerifinde Hz. Ömer’in Allah tarafından ilham ve ilme mahzar olduğubildirilmiştir: “Benden önceki ümmetlerin muhaddesleri (ilim verilen kimseleri) vardı. Bu ümmetin içerisinde öyle biri varsa O da Ömer’dir.”[2] Abdullah b. Ömer’in şu rivayeti de Hz. Ömer’in muvafakat hususunda sahâbeiçerisindeki seçkin konumunu göstermektedir:“İnsanlar bir mesele ile karşılaştıkları zaman görüş beyan ederlerdi, aynı mesele hakkında Ömer de bir görüş beyan ederdi, ancak vahiy Ömer’in görüşüne uygun inerdi.”[3]
Hz. Ömer Buhârî’de geçen bir sözünde “Üç hususta Rabbime muvafakat ettim.”[4]diyerekvahiy ile uyumlu olan görüşlerinin üç konuda gerçekleştiğini belirtmiştir. Ancak kaynakları incelediğimizde Hz. Ömer’in muvafakatlarının sayısının daha fazla olduğunu görmekteyiz. İbn Hacer bu muvafakatların15,Süyûti ise Tarihü’l-Hulefa’sında 21 tane olduğunu rivayet etmiştir.[5] Hz. Ömer’in muvafakatlarındansadece üçünü zikretmesi kendisine göre önemli gördüklerini vurgulamak amacıyla olabileceği gibi onun tevazusunun bir göstergesi olarak da düşünülebilir. Şimdi,Hz. Ömer’in hadiste bahsettiği üç muvafakatını inceleyelim.
Peygamber Efendimiz, Hz. Ömer ile birlikte bir gün Makam-ı İbrahim’in bulunduğu yere gitmiştir. Bu makam, Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken üzerine çıkıp duvar ördüğü ve insanları hac etmeye çağırdığı önemli bir yerdi. Hz. Ömer, geçmişte mühim olaylara sahiplik etmiş bu makamın, insanların mağfiret dileyebilecekleri bir ibadet mahalli olmasını arzu etmiş ve Hz. Peygamber’e (s.a.s)’e “Burayınamazgâhedinemez miyiz?” diye sormuştur. Hz. Peygamber de Allah’tan böyle bir emir almadığını beyan etmiştir. Bu olay üzerine Bakara Suresinin 125. ayet-i kerimesi nazil olmuştur.[6]“Biz, Beyt'i (Kâbe'yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın). İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik.” Böylece Hz. Ömer’in bu arzusu ilahi vahiy ile desteklenmiştir.
Hz. Ömer’in muvafakat ettiği diğer bir olay,ezvâc-ı tâhirâtın Rasûlullah’aolan kıskançlıkları hakkında meydana gelmiştir. Peygamber Efendimiz her gün ikindi namazı sonrası eşlerinin odalarını dolaşır, her birine eşit zaman ayırmaya özen gösterirdi. Âdeti olduğu üzere eşlerinin odalarını gezdiği bir günde Hz. Peygamber, Zeynep b. Cahş’ın kendisine bal şerbeti ikram etmesi sebebiyle onun yanında daha fazla kalmıştır. Bu durumu kıskanan Hz. Aişe ve Hz. Hafsa aralarında anlaşıp Peygamber (a.s) yanlarına geldiğinde ağzından meğafir(ağaçtan akan şıra) kokusu geldiğini söylemeye karar verdiler. Ağız temizliğine ve güzel koku sürünmeye önem veren Peygamber Efendimiz eşlerinin ağzından meğafir kokusu geliyor demelerinden dolayı üzüntü duymuş ve bir daha bal yememeye yemin etmiştir.[7] Bunun üzerine Tahrim Suresi’nin ilk ayetleri nazil olmuş, eşlerinin rızasını gözetmek maksadıyla Allah’ın helal kıldığı şeyi kendisine haram kılmaması hususunda Hz. Peygamber uyarılmıştır.[8]
Rasûlullah’ın hanımları sebebiyle sıkıntıya düştüğünü öğrenen Hz. Ömer, onlara teker teker gidip nasihatte bulunmuş ve “Rasûlullah şayet sizi boşayacak olursa Allah O’na sizden hayırlısını verir.” diyerek ikaz etmiştir. Bu ikazların en şiddetlisini de kızı Hafsa’ya yapmıştır.[9] Hz. Ömer’in bu ikazının üzerine “Eğer O, sizi boşayacak olursa Rabbi O’na sizden daha hayırlı, gerçek Müslüman, inanan, itaat eden, tevbe eden, ibadet eden ve oruç tutan, dul ve bakire eşler verir.” ayeti nazil olmuştur.[10]Bu ayetin Hz. Ömer’in sözleri ile birebir uyumlu gelmesi O’nun vahiy gelmeden önce murad-ı ilahiyi anlama hususunda ne kadar isabetli olduğunu göstermektedir.
Hz. Ömer’in muvafakat olarakzikrettiği son husus hicab hakkında gelmiştir. Hz. Ömer: “Ey Allah’ın Rasûlü, iyi-kötü birçok insan seni ziyaret ediyor. Hanımlarına örtünmelerini emretsen.” demiştir. Başka bir hadise göre de Hz. Ömer müminlerin annelerine “Eğer sizinle ilgili söylediklerim kabul edilirse gözlerim sizi bir daha görmeyecek.” demiştir.[11] Allah Teâlâhicâb ayetini indirdiğinde Hz. Ömer’in basireti bir kez daha gözler önüne serilmiştir:
“Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. Sizin Allah'ın Rasûlü’nü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah)tır.”[12]
Yukarıda bahsettiğimiz üç olay, Hz. Ömer’in bizzat kendisinin muvafakat olarak zikrettikleridir. Ancak daha önceden de belirttiğimiz gibi Hz. Ömer’in muvafakatları bunlarla sınırlı değildir.Münafıkların reisi Abdullah b. Übey b. Selûl’ün cenaze namazının kılınmaması gerektiği (Tevbe 9/84), Bedir Savaşı esirlerinin öldürülmesini istemesi (Enfal 8/67-68), İfkhadisesinde Hz. Aişe’yeiftira atıldığını düşünmesi (Nur 24/16), üç vakitte izin isteme emri (Nur 24/58), birçoğu eski ümmetlerden birçoğu da sonrakilerden olan cennetliklerin sayısı (Vakıa 56/39-40),Cebrail ve Mikail’e düşmanlık edenin Allah’a düşmanlık etmiş olacağı (Bakara 2/97-98), Ramazan gecelerinde cinsi münasebete ruhsat verilmesi (Bakara 2/187), Allah’ın ve Rasulü’nün hükmüne razı olmayan Yahudi’yi öldürmesi (Nisa 4/65), içkinin yasaklanması (Bakara 2/219, Nisa 4/43, Maide 5/90-91) hakkında nazil olan ayetlerin tümü Hz. Ömer’in görüş ve düşüncesine uygundur.[13]
Hz. Ömer’in muvafakatları içerisinde saymadığı ancak vahyin O’nun görüşleriyle uyumlu geldiği örneklerden içki konusu O’nun vahyi kavrayıştaki üstün kabiliyetini göstermesi açısından önemli bir konuma sahiptir.
Bilindiği üzere Arap toplumunda yaygın olarak tüketilen içki Kur’an’da tedrici bir yolla yasaklanmıştır. İçki yasağı gelmeden önce Hz. Ömer bunun zararlarını müşahede etmiş ve Hz. Peygamber’in huzurunda: “Allah’ım, bize içki hakkında kesin şifa veren bir açıklamada bulun.” diye duada bulunmuştu. Bunun üzerine:
“Sana, şarap ve kumar hakkında soru sorarlar. De ki: Her ikisinde de büyük bir günah ve insanlar için bir takım faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı faydasından daha büyüktür. Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. ‘İhtiyaç fazlasını’ de. Allah size ayetleri böyle açıklar ki düşünesiniz.” [14]ayeti nazil oldu.Bunun üzerine insanlardan bir kısmı zararından dolayı içkiyi bırakmış, bir kısmı da yararlarının olduğunu düşünerek içmeye devam etmiştir.
İçki hakkında nazil olan bu ayet Hz. Ömer’e okununca, o yine: “Allah’ım, içki hakkında açık ve kesin hükmü bildir.” duasını yaptı.Bunun üzerine ise sarhoş iken namaza yaklaşılmasını yasaklayan ayet nazil oldu.[15]
İnen ikinci ayette Hz. Ömer’in arzu ettiği kesin hükmü bildirmeyince o yine: “Allah’ım, içki hakkında açık ve kesin hükmü bildir.” duasında bulundu. Bu sefer ise, içkiyi kesin olarak yasaklayan şu ayetler nazil oldu:
“Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz. Şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi?”[16]
Bu ayet indikten sonra Hz. Ömer memnuniyet ve hoşnutluk içerisinde “Vazgeçtik ya Rabbi!” demiştir.[17]İçkinin su gibi tüketildiği bir toplumda inananların içme hususunda serbest bırakıldığı bir zaman diliminde Hz. Ömer’in içkinin yasaklanması için ısrarla dua etmesi O’nun dini yaşayış ve kavrayış derecesini göstermesi açısından son derece önemlidir.
Görüldüğü üzere Hz. Ömer, hakkında vahyin bulunmadığı konularda rızayı ilahiye uygun davranma amacıyla yoğun çaba sarf etmiş, gösterdiği bu çaba sonucunda vardığı kanaatler, çoğu zaman ilahi vahiy ile onaylanmıştır. Basiret ve feraset hususundaki öncü şahsiyetiyle Peygamber Efendimizin (s.a.s)takdirini kazanmış olan Hz. Ömer muvafakat örnekleri ile bizlere yaşadığımız olaylara karşı Müslüman’ca bakışın nasıl olması gerektiğinin ölçüsünü göstermiştir.
[5]Ahmet Nâim-Kâmil Miras, Sahîh-i Buhârî MuhtasarıTecrîd-i SarîhTercemesi ve Şerhi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınevi, Ankara 1984, c. 2, s. 349.
[9] Müslim, “Talak”, 30; İbnKesîr, Muhtasar İbn Kesir Tefsiri, Sağlam yy, İstanbul 1992, c. 6, s. 204.
Yorumlar
muvafakatı ömer
Muhammed fatih ÖZCAN tarafından Sa, 02/02/2016 - 16:07 tarihinde gönderildiYeni yorum ekle