Yeni yorum ekle

İlk Namaz


Yaşanmış bir hikâye…

“Evlenip, Türkiye’ye yerleşmeden önce Rusya’nın çok güzel bir şehrinde yetişmiştim. Dağları, ağaçları ve bol yeşillikleriyle birlikte tarihi, kültürel bir zenginliğe sahip olan Tataristan’ın Kazan şehrinde geçti çocukluğum ve gençliğim. Müslüman bir ailenin çocuğuydum. Ailem dindar olmalarına ve hatta namaz konusunda beni zaman zaman uyarmalarına rağmen onların uyarıları beni pek etkilemiyordu. On altı yaşıma gelmiştim ve hiç namaz kılmamıştım; tâ ki o yaşlı bayanla tanışana kadar. O günü hiç unutamam:

Benim gibi kendi dini hakkında pek az bilgiye sahip olan Muziya adında Hıristiyan bir arkadaşımla birlikte o gün sinemaya gitmeyi kararlaştırmıştık. Çok güzel bir sabahtı. Kenarlarında asırlık meşe ve servilerin olduğu geniş kaldırımlı asfalt bir yolda konuşarak yürüyorduk. Ağaçların arasından en az bizim kadar neşeli kuş cıvıltıları yükseliyordu.

Konuşmanın konusu Stalin’e kadar geldi. Hıristiyan bir Gürcü olan arkadaşım onu savunuyordu. Ben ise onun Müslümanlara yaptığı zulmü anlatıyordum. Sonunda o da Stalin’i savunmaktan vazgeçip, yaptığı zulmü kabullendi.

Bir yandan konuşuyor bir yandan da gideceğimiz sinemanın bulunduğu çarşıya doğru ilerliyorduk. Şehrin tıp enstitüsünün önünden geçerken, bugün Türkiye’de hasret duyulduğuna şahit olduğum, orada ise gayet doğal olan bir manzara vardı: Çoğu İranlı ve Hindistanlı Müslüman genç kızlar başörtüleriyle enstitüye rahatlıkla giriyorlardı ve onların dini inançlarına, tüm medeni toplumlarda olduğu gibi hiçbir şekilde engel konulmuyordu.

Hem konuşuyor, hem de etrafımızdaki tabiat ve medeniyetin birleşmesinden oluşan güzel manzarayı seyrederek yürüyorduk. Nihayet sinemaya ulaştık. Sinemada sunulan filmi keyifle izliyorduk, birazdan başımıza gelecekleri bilmeden…

Sinemadan çıktıktan sonra yine geniş asfalt yollardan geçerek eve dönecektik. Eve dönecektik de bu pek kolay olmadı.

Sabahki pırıl pırıl, güneşli bahar havası yerini birden yağmurlu, kasvetli bir havaya bırakmıştı. Yağmur gitgide hızlanıyor, eve dönmemize imkân bırakmıyordu. Yol kenarındaki bir evin tentesine sığınmaktan başka çaremiz kalmadı. Gökyüzü mürekkep kadar karanlıktı. Yağmur, gökyüzündeki barajlardan biri yıkılmış gibi yağıyordu. Gök gürlemesi bir dinamitin patlaması gibi kızgın bulutları yarıyordu. Yılankavi şimşek yol kenarındaki heybetli ağaçları gösteriyordu.

Benden yaşça büyük olan Muziya bile korkuyla titriyordu. Gerçek şu ki; ikimizde çok korkmuştuk. Yağmur sel gibi akarak asfalt yolu temizliyordu âdeta. Biz tentenin altında böyle korkuyla beklerken birden uzaktan bize doğru gelen bir karartı gördük. Yaklaştıkça onun, siyahlar giyinmiş yaşlı bir bayan olduğunu anlayarak rahat bir nefes aldık. Neyse ki yalnız değildik. Yaşlı bayan bize iyice yaklaşınca ona, “Merhaba teyze!” diye selam verdik. Kadın bize tatlı bir tebessümle karşılık verdi. Ve bize unutamadığım şu soruyu sordu: “Ah kızlar, kızlar! Bu yağmur size neyi hatırlatıyor?” Biz bir şey anlamadan kadının yüzüne şaşkınca bakarken o sözlerine şöyle devam ediyordu : “Tanrı’nın, Peygamber Nuh’ un asi milletine ne yaptığını biliyor musunuz? Ah biz insanlar Tanrı’nın bir azabı gelmeden aklımızı başımıza alamıyoruz!”

Kadının konuşmaları ve kıyafetleri onun bir Hıristiyan olduğunu gösteriyordu. Şaşkınlıkla onu dinlemeye devam ettim. Bize Nuh Tufanı’nı -Hıristiyanların bildiği şekilde- anlattı. Anlattıkları o kadar etkileyiciydi ki, bu konuşmayla aklım başıma gelmişti. Ne kadar doğru söylüyordu kadın; başımıza bir bela gelmeden Yaratıcı’yı hatırlayamıyorduk.

Yaşadıklarım beni çok etkilemiş, eve döndüğüm o akşam kendi dinimi daha iyi öğrenmeye ve bundan sonra namaz kılmaya söz vermiştim.

O akşam, hayat boyu hiç unutamayacağım bir Hıristiyan kadının vesilesiyle Allah (cc) bana hidayeti nasip etmişti. Abdest aldım. Ferahlamıştım. Seccademi serdim ve işte bana hidayeti nasib eden Rabbimin huzurundaydım.”  diyerek sonlandırdı hikâyesini genç kadın.

Gözleri derinlere dalmış, adeta o günü yaşıyordu yeniden. Gözlerini bana çevirirken huzur dolu bir tebessüm yayıldı yüzünde. Ve bu yüz, dilinin anlattıklarından çok daha ötesini anlatıyordu.

Yazar: 
Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.