Hayatının en önemli gerçeğini hiç düşündün mü? Hani şu varlığını borçlu olduğun gerçeği. Her ne kadar kimi insanlar bu apaçık gerçeği kabul etmeseler ya da onu bile bile görmezden gelseler de bu gerçek ortadan kalkmaz ve öneminden bir şey kaybetmez. Çünkü bir şeyin önemi, onun sayesinde elde edilecek faydaya veya onunla emin olunacak zarara göre ölçülür.
İnsanlar ve şehirler birbirine benzer.
İkisi de birbirine yurttur, yuvadır.
İnsan, eğer ruhu yoksa kemik yığınıdır. Şehir, eğer ruhu yoksa taş yığınıdır.
“Hilye, Allah Resûlü Muhammed Mustafa’nın özelliklerini anlatan eserlerin adıdır. O’na yetişemeyenlerin O’nu görebildiği gözlerdir. Ben, o gözlere en ayrıntılı resmi çizen kadınım.”
Fetih ve Ayasofya Sempozyumu’nda konuşan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Fatih Andı, İstanbul’un fethi ve Ayasofya’nın Müslüman mabedine döndürülmesini Türk milletinin hatta bütünüyle ümmetin tarihinde ciddi etkiler ve sevinçler uyandırmış, asırlar boyu bu etkisi ve sevincini devam ettirmiş iki önemli hadise olarak değerlendirdi.
Aslında insanları şahsiyetlerinin olgunlaşıp olgunlaşmaması bakımından ikiye ayırabiliriz: "Lokomotif karakterli kişiler" ve "vagon karakterli kişiler". Lokomotif karakterli kişiler asla başkasının vagonu olmazlar, başkasının güdümüne girmezler. Onlar, ille de peşlerine vagon takma uğraşında da değillerdir.
Düşmanı bilmek yetmez; düşmanlığına göre muamelede bulunmak, lüzumlu silahları kuşanmak ve tedbirleri almak da gerekir. "Ey insanlar! Şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı (şeytan), Allah’la sizi aldatmasın. Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise (siz de) onu düşman tanıyın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya çağırır." (Fâtır, 35/6)
Yapabileceğiniz en küçük bir iyiliği bile hakir görmeyin. Elinizden bir şey gelmiyorsa bari güler yüz gösterin. Evinizde tencere kaynıyorsa bize yetmez demeyin, suyunu biraz fazla katıp komşunuza da ikram edin.
Bu satırlar yazılırken, Filistin halkı Mescid-i Aksa’yı koruyor. On beş – on altı yaşındaki delikanlılar, beli bükük ihtiyarlar, çoluğunu çocuğunu bırakmış camiye gelen kadınlar, hepsi Mescid-i Aksa’yı canları pahasına savunuyorlar. Onlar Senin ilk kıblene, miraca çıktığın mukaddes beldeye ve elbette Sana vefa gösteriyorlar.