Mutlu BİNİCİ

Mutlu BİNİCİ, aslen Erzincanlı olup 29.05.1974 tarihinde İstanbul’da doğdu.

1992 yılında Kadıköy İmam Hatip Lisesi’ni bitirdi.

1997 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra aynı fakültede İslam Tarihi Bilim Dalı’nda“Ebû Süfyân b. Harb’ın Hayatı” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı.

1998 yılında Kartal Mehmet Akif Ersoy Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde öğretmenliğe başlayan yazar, hâlen Kadıköy Erkek Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde  çalışmaktadır.

Siyer-i Nebi Dergisi ve www.siyerinebi.com sitesinde editörlük yapmakta olan Mutlu BİNİCİ, Siyer-i Nebi Derneği’nin kurucularından olup birçok vakıf ve dernekte Siyer dersleri vermektedir. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlanan yazar, evli ve iki çocuk babasıdır.

 

Yarım Kalmış Bir Hicretin Hikâyesi

Hâlid belki de rüyasında Allah Rasûlü ve sevdikleriyle mesut bir hayatın tadına varırken sinsi bir yılanın üzerine geldiğinden habersizdi. Birden vücudunda derin bir acı, dayanılmaz bir sancı hissetmeye başladı. Hâlid b. Hizâm’ın mübarek hicret yolculuğu çölün tenha bir köşesinde bir yılanın saldırısıyla son buldu.

Çürümüş Kemikleri Kim Diriltecek?

“İnsan kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Bir de bakıyorsun ki, apaçık bir düşman kesilmiş. Kendi yaradılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: ‘Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?’ diyor. De ki: ‘Onları ilk defa yaratmış olan diriltecek.’ Çünkü O, her türlü yaratmayı gayet iyi bilir.

İlk Muhacir

Ebû Seleme yaşlı gözlerle hanımı ve yavrusunun ardından baktı. Eşi ve çocuğu elinden alınmış, çölün bir kenarında yapayalnız kalmıştı. Derin bir hüzün ve acı içindeydi. Sonra döndü ve Allah diyerek Yesrib’e, hicret yurduna doğru yürümeye başladı. O, hicretin ilk yolcusu, muhacirlerin ilki olmuştu.

Hayata Yeniden Başla

Adam hikayesini bitirmiş, başını yere eğmişti. Muhammed aleyhisselâm, bir zamanlar sevgili kızını acımasızca öldüren, şimdi ise yüreği İslam nuruyla yumuşamış gözü yaşlı sahabisine baktı ve şöyle buyurdu: “Allah cahiliye devrinde yapılan kötülüklerin sorumluluğunu kaldırmıştır. Haydi, sen hayata yeniden başla.”

Zâhir b. Harâm radıyallahu anh

Zâhir b. Harâm şehrin dışında, çölün ıssız bir köşesinde yaşayan fakir ve kimsesiz bir adamdı. O, bazı insanlar için hiçbir değer ifade etmeyen; ufak tefek, çirkin ve sevimsiz biriydi. Belki de bu yüzden insan içine çıkmıyor, kalabalıklara karışmıyordu. Alaycı bakışlardan, aşağılayıcı sözlerden kaçıp sırra karışmak, kaybolup unutulmak istiyordu.

Ya Resûlallah Sen Müminleri Canın Bilirdin

Bu satırlar yazılırken, Filistin halkı Mescid-i Aksa’yı koruyor. On beş – on altı yaşındaki delikanlılar, beli bükük ihtiyarlar, çoluğunu çocuğunu bırakmış camiye gelen kadınlar, hepsi Mescid-i Aksa’yı canları pahasına savunuyorlar. Onlar Senin ilk kıblene, miraca çıktığın mukaddes beldeye ve elbette Sana vefa gösteriyorlar.

Cennetlik Bir Adam

Kin tutmak, Allah’ın nimet verdiği bir kimseyi kıskanmak, haset etmek insanları mutsuz ve huzursuz kılar. Kin tutanlar, yüreğinde nefret taşıyanlar, hırslarının ve nefislerinin kölesi olurlar. Ve cennete sadece yüreği özgür olanlar girebilirler.

Vay Başıma Gelenler!

Bir çığlık yükseldi göklere, “Vay başıma gelenler!” diye, dağlar taşlar Hamne’nin feryadına ortak oldular. İslam’ın sancaktarı, Medine’nin fatihi, Kureyş’in en yakışıklı en zarif delikanlısı, Hamne’nin kocası, Zeyneb’in babası şehid olmuş, Uhud’da toprağa düşmüştü.

Abbâd b. Bişr - Bir Destan Kahramanı

İslam düşmanları tek vücut olup Medine’ye saldırdıklarında Abbâd, Muhammed aleyhisselâm’ın hemen yanı başında, düşmanlarının karşısındadır. Günlerce süren Hendek Savaşı’nda açlık ve susuzluğa, şiddetli soğuğa rağmen her gece Efendimizin çadırı başında nöbet tutmuş, Peygamberinin güvenliğini sağlamıştır.

Keşke Ebû Zer Olsa...

Yalnız ve kimsesizdi. Kabilesinin eşkiyalığına, saldırganlığına dayanamamış yurdunu terk etmişti. Kendisine sığındığı dayısının da yanında duramamış, Mekke yakınlarında çölün bir köşesine çekilmişti.
Subscribe to RSS - Mutlu BİNİCİ