Ashâbın hayatında Kur’an’ın ayrı bir anlamı vardı. Onlar Kur’an’ı anlamak, hayatlarına tatbik etmek için okurlardı. Kur’an okumadan bir günün geçmemesini arzuluyorlardı. Bu arzuyla yaşayan sahabe ramazan ayında daha fazla Kur’an okumuşlardır.
Ebed yurduna giden hayat yolculuğunda hüsrana uğrayanlardan olmamak için Allah’ın rehber olarak sunduğu, sözlerin en güzeli ve en üstünü olan Kur’ân’a yönelmek gerekir. Zira aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey olmayan bu dünya hayatı...
İslâm’ın ilk müessesesi olan Mescid-i Nebevi ibadetlerin yapıldığı mâbed, siyasi meselelerin görüşüldüğü istişare meclisi, davaların görüldüğü mahkeme salonu, ordu karargâhı, tıbbi birtakım müdahale ve tedavilerin yapıldığı hastane...
Çocuklarımız, manevi ve kültürel mirasımızın vârisleri, aydınlık yarınlarımızın umutlarıdır. Bir toplumun ilerlemesi ve mutluluğu, aileye verdiği değere, genç kuşakların yetişmesi için gösterdiği çabaya ve öneme bağlıdır.
Rabbimiz “Mal ve çocuklar dünya hayatının süsüdür.”[1] diye buyuruyor. Aileler için çocuk sahibi olmak büyük bir zenginlik ve mutluluktur. Çocuklar kalplerindeki saf sevgiyle davranmakta, ışıldayan gözlerle bizlere baktıklarında hüzün bulutlarımızı dağıtmaktadır. Hayata umut, eve neşedir.