…Güllerin ve Gönüllerin Efendisine İştiyakla…
Ufuktan doğdu güneş, kalplere huzur doldu
Küfrün çukurlarında açan zakkumlar soldu
Ateşleri söndürdü vahiy kokan nefesin
Gönülde yankılandı Hakk’a çağıran sesin
Basiret nazarınla gözümüzde fer oldun
Nebiler ordusunda kahraman nefer oldun
Bu dünya gurbetinde alev yüklü âhımız
Nurunla buldu hayat gecemiz, sabahımız
Ey nebiler nebisi andırırdın güneşi!
Müminin gözyaşıyla söndü zulüm ateşi
Hira Mağarası’nda ümmetine nur indi
Sen gelince mazlumun akan gözyaşı dindi
Sana hicret edenler vuslat hazzını tadar
İnsanoğlu diridir seni sevdiği kadar…
Hakk’a vasıl olmadan tamamladın nurunu
Çiğnetmedin zalime müminin onurunu
Kadın erkek, genç yaşlı davet ettin hak dine
Üşüyen bedenine yorgan oldu Medine
Can yoldaşındı ashap, her biri bir yıldızdı
İnkâr paslı bir kılıç, iman kalpte yaldızdı
Kelâma kıymet katar zikredenler adını
Dindir şefaatinle ümmetin feryadını
Cemalin benzer aya, seni ne çok özlerim
Görmedi gül yüzünü, bahtsızdır bu gözlerim
Ümmetin gözbebeği, Allah’ın habibisin
Aldığımız nefessin, gönüller tabibisin
Göçtüğün günden beri dünyamız pek gariptir
Seni anmayan diller, gönüller muzdariptir
Bahçende sabahlarım, geçit vermese de hâr…
Kokun güllere sindi, uzakta kaldı bahar!..
Add new comment