Ey Gül Yüzlü

Ey Gül Yüzlü, Biricik Peygamberim (sas)

Rahman ve Rahim Olanın adına sığınarak sesleniyorum Sana…

Gecenin bu vaktinde, kim bilir kaçıncı defa, bıkmadan, yorulmadan, hasretle ve umutla yine huzurundayım. Ürkek yüreğimle, titrek kalemimden dökülen bu dilekçemi sunmak üzere kapını aralamanı bekliyorum. “Uğruna feda olsun” diyebileceğim canımla gelmek isterdim yanına; kalemleri kılıçları, mürekkepleri kanları olan sevdalıların gibi… Günahına bakmadan sana koşan bu yüreğin hicretini kabul et! Sen “Rahmet Peygamberi”sin; Sana uzanan eli geri çevirmezsin. Sözlerimle Seni incitmekten çekinerek ama Vahşi’yi bile affeden merhametine güvenerek sunuyorum Sana arzuhalimi…

Ey Âlemlere Rahmet Olarak Gönderilen!

Asr-ı saadetten yüzyıllar sonra, saadetsiz, huzursuz, güle ve nura hasret bir dünyadan yazıyorum Sana. Sahte dostluklarla, mutsuz insanlarla, ruhu ıstırap yüklü analarla, itilip kakılan gözü yaşlı yetimlerle, günahsız yavruların öldüğü savaşlarla dolu bir zamandan sesleniyorum. Melek yüzlü şehitlerimizle Sana buket buket yolladığım salât ve selamlarımdan tanıyorsundur beni Seni bir kere görebilmek, şefkatine mahzar olabilmek tek hayat gayesi olan küçük hayranın.

Bedir’ de yaşı küçük diye cihattan alıkoymandan korkarak ayakları üstünde yükselen ve boyunu uzun göstermeye çalışan Aslan Yavrusu Hz. Umeyr gibi yalvarıyorum Sana: “Ne olur geri çevirme beni!”

“Seni hak dinle gönderen Allah’a and olsun ki Sen bize şu denizi gösterip dalarsan, biz de Seninle birlikte dalarız” diyen Sa’d  b. Muaz gibi dimdik ayakta, Senden gelecek her emre hazırım.

Bu satırlar biatımdır, delilimse yüreğim. Yüreğime kazıdım Sana verdiğim her sözü Seni tanıyabilmek, tanıyıp yaşayabilmek, yaşayıp yaşatabilmek en büyük emelim olacak, ulaşamasam bile bu yolda can vereceğim. Kişi sevdiğini yazar, sevdiğine yazar, sevdiği için yazar… Ben Seni yazacağım tüm yüreklere!…

Şahit olsun başucumdaki Kiramen Katibin!

Şahit olsun elimdeki kalemim! Ve şahit olsun bu mektubu ulaştıracak Sana salâtla görevli melekler…

Ey Gönüller Sultanı!

Sana verdiğim sözü yerine getirebilmem için dualarını benden esirgeme! Medine gözcülerinin gelişine sevinmeleri gibi mutlu olacağım dualarının geldiğini görünce. Çünkü iyi biliyorum ki Senin isteğin reddedilmez. Ve eminim kabul gören her duamda Senin sessiz aminlerin gizlidir…

Ey Vefalı Dost!

Hâlâ, gül yüzün, O’nu yaratıp şekillendirene secdede, bizim için ağlar mısın? “Beni göremedikleri halde Bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim” diyerek Rabbinle özlemini paylaşır mısın?! Seninki vefanın en yücesi, en faziletlisi… Ama biz bu vefaya lâyık olamadık. Okçular Tepesi’ni zamansız terk ettik. Emanetine sahip çıkamadık. Ve üstümüze çöreklendi bulutlar. Ümmetin kan ağlar oldu. Cepheleri birer birer kaptırdık düşmana. Onlar dünyanın zevk-u sefasındayken didişip durduk kendimizle, fitne fesat boyumuzu aştı, yetim bıraktık savaşlarda çocukları, kimini ise açlıktan ölüme terk ettik. Belki de geceleri kendinden geçercesine ağlayışın, yakarışın, doyasıya gülemeyişin, tebessümle yetinişin akıbetimizi seziyor olmandandı.

Seni çok üzdük, ne olur affet bizi! Bu çağın çocuğu olarak pişmanlık dolu yüreğimle af diliyorum Senden. Merhamet deryası kalbinle acı ümmetine! Sevdalılarını yalnız bırakma Ya Habiballah!

“Kişi sevdiğiyle beraberdir” diyorsun… Benim sevgim Sanadır, duam Sana, hicretim Sana, hasretim Sana!..

Her gece bu hasretin biteceği ümidiyle kapattığım gözlerim, bir gece de seni görmenin mutluluğuyla açılsa…

Düşlerime teşrifini bu gece de bekleyeceğim…

Salât ve selam senin ve ashâbının üzerine olsun!..

Yazar: 

Add new comment

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.