Ecel İşte!

Harun Bey, tam da gününde işe geç kalmıştı. Hızla merdivenleri çıkarken geciktiği toplantı sebebiyle kariyerinin merdivenlerini de aynı hızla indiğini düşünerek eli ayağı birbirine dolaşıyor, sürekli bir yerlere çarpıyordu.

“Ne şans ya! Lütfen, lütfen bir mucize! Toplantı ertelenmiş olsun!” Hâlbuki toplantıdan bir saat erken gelebilmek için ayarlamıştı zamanını. Son bir defa projeyi gözden geçirecekti. Ama o kaza tüm planlarını altüst etti. Geri mi dönse? Hiç girmese mi toplantı salonuna? Yoo… Denemeliydi. Yılmamalı… Her şeyi, tüm emeklerini bir sarhoş yüzünden çöpe atamazdı ya… On beş yıl, dile kolay, tam on beş…

Tamam, geldi işte. Kapının önündeydi artık… Üstünü başını düzeltip, cesaretinin de elinden tutup yerden kaldırarak… Hadi, çal kapıyı… Ve hiçbir suçunun olmadığını, o pis sarhoş yüzünden geç kaldığını, hatta onun yüzünden tüm trafiğin saatlerce kilitlendiğini anlat onlara. Anlayışla karşılarlar herhâlde…  Yapacak bir şey yoktu çünkü…

“Bu, bu leke de neyin nesi? Aman Allah’ım! Gömleğim… Ne lekesi bu?” Sabah giyinirken temiz olduğuna emindi. Bir gün öncesinde kıyafetlerini titizlikle hazırlamıştı. Böyle bir günde sorun yaşamak istemiyordu. Nereden bulaştı acaba? Pis sarhoş! Kazadan sonra arabadan indiğinde o adam bulaştırdı herhâlde. “Ne kadar da dikkatsizim! Ne yapacağım şimdi? Demek bu yüzden insanlar yüzüme garip garip bakıyorlardı. Olsun, bir şey olmaz. Başıma gelenleri anlatınca problem çözülür. Hem, bu lekeler de delil sayılır.

Evet, hadi!   İçeridekilerin sesi ne kadar hararetli geliyor. Benden mi bahsediyorlar? Hadi, aç kapıyı. Tamaaam.

İçeri girebildim sonunda. Herkes bana bakıyor. Çok utandım. ‘Özür dilerim. Şey…’ Başım… Başım dönüyor… Dizlerimde de derman yok… Sinirden herhâlde… Hayır, şimdi değil. Dik durmalıyım. Pis sarhoş! Çarpmasaydı böyle olmazdı. Pis sar…”  “Yetişin! Harun Bey bayıldı! Aman Allah’ım! Kan! Kan bu! Başının arka tarafından yaralanmış herhâlde. Dikkat edin! Ambulans çağırın!..”  

“Gerek kalmadı artık. ÖLMÜŞ…”

***

“Bir gün ashabıyla birlikteyken Rasûlullah (s.a.s) yere bir çizgi çizdi ve: ‘Bu, insanı temsil eder.’ dedi. Yanına bir çizgi daha çizerek: ‘Bu da onun ecelidir.’ dedi. Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra: ‘Bu da emelidir.’ dedi ve ilave etti: ‘İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir.”

 (Buhârî, Rikak 4; Tirmizî, Zühd 25; İbn Mâce, Zühd 27.)

Yazar: 

Add new comment

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.