Hakikat Sancıları

 

Hira’yı sayfa sayfa çevirip okuyan Kutlu Nebi,

Kâinatın gözbebeği seçilen, kalbinin her zerresine ayetler nakşedilen “Kevser Sahibi”,

Rahmetin ve bereketin sembolü mübarek bedenin tir tir titremede. Korku ve endişeyle içindekileri saklamak için bütün örtüleri bürünmek, saklanmak, saklanmak istemiştin. Oysa hiçbir örtünün gizleyemeyeceği hakikatler mayalanmıştı yüreğinde…

“Ey örtülerine bürünen kalk” ki seni ümmetin olacak seçkin topluluktan, coğrafyalardan, ülkülerden, dua ve merhamet sağanağından ayıran engeller kalksın aradan. Kalk ki karanlıklarda su şırıltısı zannedilen gözlerin doğsun insanlığın ufkuna. Dünya can damarına; âlem rengine, tınısına, kokusuna kavuşsun yeniden. İman edince insan, can düşmanına din kardeşim desin. Eşkıyadan evliya çıksın bütün karamsarlıklara rağmen. Ezeli düşmanımız öfkeden dudaklarını kanatsın, ümitsizliğe düşsün gelecek mesaisi için. Kelimeler kar tanesinin ahengiyle insin kalbimize. Ay,  ışığıyla emzirirken geceyi, yetimler teselli bulsun yakınlığınla.

Dünya karanlıklardan aydınlığa doğru kayarken sen örtülerini sıkı sıkı kapatmak istesen ve ay parçası eller örtse de seni, içindeki sıtmayı dindirecek bir sıcaklık yok. Çöl gecesinin soğuğu bu olsa gerek. Hira’dan som elmas gibi dönen kalbinin örtülere bürünmesi neden? “İyilik yapan, akrabasına yardım eden, yetimi gözeten korkmamalı” demişti hanendeki “inciler sultanı”.

Kalk ki sen bir çölden pınarlar fışkırtacak, çıbanlardan gül derleyeceksin. Gök sofralarında konuklar ağırlayacak, güvercin kanadıyla dünyayı okşayacaksın. Örümceğin ağlarıyla perdelenmiş müşrik yürekleri cennete taşıyacaksın. Kim bilir kaç bin defa yere yağıp sonra göğe ağan bulut sana gölge olacak. Kardeşin Yunus’un o üç karanlıktan kurtulduğu gibi sen de yırtacaksın karanlıkları. Hem de cennetten dünyaya indirilmiş Havva’nın öz kızının ruhuna hediye ettiği gayret, metanet ve sadakat iksiriyle.

Diriliş çağının önderi! Dünya dünya olalı en önemli haberi senden duyacak. “Büyük olay” nidaları dolaşacak kum tanelerinde. Şeytanı köşeye sıkıştıracak sözler seninle inecek insanlığın ufkuna. Çöl su tutmayı öğrenecek seninle, vahalar çoğalacak. Seninle akan suyun sesi değişecek, rüzgarın uğultusu, yağmurun bereketi. Keskin dönüşler olacak sokak başlarında. Kanın rengi değişecek, zemzemin yönü. Fetih suresi inecek yeryüzüne, sineler safa bulacak İnşirah’la. İstanbul, Şam, Endülüs, Kudüs, Bursa, Tiflis, Bosna, Diyarbekir, Konya senin şefkat medeniyetine ev sahipliği yapacak. Ağıtlarıyla yüreklerinde bir ummanı çalkalayan kadınlar, davan için, davaları için şehit olacaklar. Cennet, bir adım ötede, üç hurma yiyimi sonra ulaşılacak bir mekâna dönüşecek.

Yusuf senin için çıkmıştı kuyudan, sen de çıktın örtülerinin altından.

Sütün beyazlığı, balın tatlılığı senin için. Sen ise dünyamız ve ahiretimiz içinsin.

Gözümüze nur, dizimize fer sözlerin kuşatsın bizi.

“Kalk ey örtülere

Bürünmüş peygamber!

Atlarına okyanuslarda su vereceksin

Sen vereceksin bengisularını

Son susayışlarında şehitlerin”       (Sezai KARAKOÇ)

Yazar: 

Add new comment

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.