Sınırlarını bilemediği kâinatın içinde bir nokta dahi olmayan insanın azgınlığı, küçük su damlasındaki bir çöpün üstünde duran sineğin kendini kaptan sanması kadar trajikomik.
Allah Rasûlü’nün (sas) peygamberlik misyonu, ferdî ve manevî hayat kadar maddî ve içtimaî hayatın da mükemmellik ölçüsünü ortaya koymayı ve insanlığa her iki alanda kılavuzluk yapmayı hedeflemektedir.
Tevhid’in hakikatini insanlığa tebliğ etmekle görevlendirilen Peygamberimizin (sas) ilk icraatı namaz olmuştur. Yani risaletin esası; insanlığı “Lâ ilâhe illallah, Muhammedü’r-Rasûlullah” kelime-i tayyibesine çağırmak, ilk uygulaması ise “Tevhîd eylemi” olan salâtı/namazı ikâme etmektir.
Allah Rasûlü'nün (sas) kutlu mücadelesini doğru anlamak ve güzel ahlâkını hayatımıza taşımak yerine, abartılı sözler, şiir ve ilahilerden oluşan kuru bir övgü edebiyatı yapma kolaycılığına kaçıldığı da bir vakıadır.
Tarihin bize öğrettiği hakikat şu ki; küfür ve şirk esasına dayalı batıl inanç sistemine ve hayat tarzına sahip olanlar, Hakka dayalı inanç sistemi ile karşılaştıklarında müthiş bir telaşa kapılırlar.
İbnü’l-Esîr, Muhammed Cerîr et-Taberî'nin izleyicisidir.[8] Taberî ve Mesûdî gibi en büyük İslâm tarihçilerindendir. Tarih sahasında dört önemli kitabı zamanımıza ulaşmıştır. Bunların en önemlisi 10 büyük cilt halinde te'lif ettiği el-Kâmil' fi't-Târih adlı büyük İslâm Tarihi’dir.
el-Bidâye ve’n-Nihaye Müellifi
İBN KESİR
Ebû'l-Fidâ' İmâdüddîn İsmâîl b. Şihâbiddîn Ömer b. Kesîr (ö. 774/1373)
Tarihçi, Müfessir, Muhaddis ve Şafiî Fakihi
İbn Kuteybe, çağının en seçkin kişiliklerinden biridir. Arap dilinin en büyük imamlarından sayılır. Lügat ve nahivde bir otorite olduğu kadar hadis, tefsir ve Kur'an ilimlerinde de tanınmıştı. İbn Kuteybe’nin yaşadığı dönem Abbasilerin ilim ve medeniyette zirve olduğu dönemdir. O, geniş kültür birikimiyle devlet adamlarının da dikkatini çekmiştir.