Yak ki Yanmayalım!
Ey Yakıcı! Yak bizi ateşinle! Günahlarımızı yakıp kül et kavurucu ikliminde! Sen yak ki, yanmayalım huzuru ilâhîde! İsyan utancının Cehennem’inde.. Hakk’a lâyık kul olamamanın nedâmet ateşinde.. Biz Rabbimize karşı mahcûbuz. Sevgimize sahip çıkamadık. Nefs dağını itaat kararlılığıyla delip aşamadık. Dünya çölünde şaşırıp kaldık. Hep seraplarla oyalandık. Hayâli gerçek sandık. Dünya gözümüzde büyüdükçe büyüdü. Halbuki o, âhirete göre denizde damla gibiydi. Bilemedik. Çoklukla övünmek bizi oyaladı. Nihâyet kabirleri ziyaret ettik. Tâ kıyâmet gününe dek sürecek bir ikâmet için yerin altına girdik. Bir çoğumuz gaflet uykusundan ölünce uyandı. Geç kaldık. Halbuki ölmeden önce ölmeli; hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmeliydik. Yaşlılıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sıhhâtin, fakirlikten önce zenginliğin, meşgûliyetten önce boş vaktin ve ölümden önce hayâtın kıymetini bilmeliydik. Mâdem şimdi fırsat var elimizde, ganimet bilelim onu biz de.. Vazifelerimizin vakitlerimizden daha çok olduğunu unutmayalım. Yine unutmayalım ki, gelecekte olan yakındır. Uzak olan gelecekte olmayandır. Ölüm de gelecekte olandır. Yani yakınımızda; hatta yanıbaşımızda..
Ey Rabbim! Senin Rahmetin gazâbını aştı. Her şeye ulaştı. Ramazan ayında ise taştıkça taştı. Sen, biz günahkâr kullarını affetmek için vesileler edindin kendine. Seher vakitlerini, Cuma’ları, Regâib’i, Berat’ı, Mirac’ı… Cihâdı, şehâdeti; kimsesize, dula ve yetime ihsanı. Gönülden çağlayıp dilde yakarış, gözde yaş olarak dökülen duaları… Hattâ âminleri… Şehr-i Ramazanı ise, belki bu vesilelerin en büyüğü kıldın. O ayda Cennet kapılarını ardına kadar açtın, Cehennem kapılarını sımsıkı kapattın. Şeytanları zincirlerle bağladın. Rahmet hazinelerini gökten yağmur gibi yağdırdın. Kadir gecesini bin aylık rahmet sağanağı eyledin. Yağmurdan nasip alamayan olur mu? Olursa kınanmaz mı? İşte senin Rasûlün de îkaz edici üslûbuyla uyardı onları: “Ramazan ayına erişip de affedilmeyi başaramayanın yerde sürünsün burnu” Biz Ramazan ayını seviyoruz. Her sene gelmesini dört gözle bekliyoruz. Affedilmeyi umuyoruz. Keşke diyoruz, her ay Ramazan olsa bize. Kadrini bilmesek de…
Ramazan, Kur’ân ayıdır. Kur’ân, Allah’ımızın bu ayda çağlayıp taşan rahmetinin doruğa ulaştığı bin aya bedel bir gecenin armağanıdır. Rahmetin bir adı yağmursa, diğer adı da Kur’ân’dır. Çünkü o, rahmetin ilk tecellisidir: “er-Rahmân, öğretti Kur’ân..” Bu ay Kur’ân’sız olmaz. Hatimsiz, mukâbelesiz, tefekkürsüz olmaz. Bu ay, Kur’ân’la buluşmanın; tefekkürle,tedebbürle kalplerin kilitlerini açmanın ayıdır. Kur’an’ı okuma, anlama, yaşama; onunla hayâtı yeniden inşâ kararlılığını gösterme ayıdır bu ay. Bütün bir seneye yayılacak Kur’ânî hayâtın ilk adımını atma ayıdır Ramazan. Rabbim! Kur’ân’ı gönlümüzün baharı kıl! Yerlerde sürünen ümmeti onunla ayağa kaldır! Âmin..
Ramazan, terâvihlerle, sahurlarla, iftarlarla Rabbe kulluğu sunma yarışıdır âdetâ. Kul, terâvihlerle dinin direğini daha sağlam diker. Sahurlarla, bir lokmayla da olsa hayat ağacını bereket iksiriyle besler. İftarlarda ki sevinciyle de, Rabbine kavuşacağı en büyük sevinç gününün provasını yapar. Alelacele kılınan terâvihler, zorâki kalkılan sahurlar ve duasız, neşesiz,ruhsuz tıkabasa iftarlar Rabb’i memnun etmez. Kulluk böyle gerçekleşmez. Bizleri kulluğun hakîkâtine erdir Rabbim!
Ramazan’da kelime-i şehadet ve istiğfarları çoğaltmalı, böylece rahmet yağmurlarını gönül havuzunda toplamalı. Çünkü Rahim olan Allah’ın özel rahmeti, iman eden ve tevazuyla Kendisinden bağışlanma dileyen kullarına bol bol iner. Şehadet kelimesiyle imanı yenilemek ve istiğfarla kulluk ve muhtâc oluşu arzetmek, her seferinde gönül ormanına bir ağaç dikip büyütmek gibidir. Nihayet orası bir yağmur ormanına döner ve Allah’ın rahmet yağmurlarını celbeder.
Ey Ramazan! Sen aynı zamanda cömertlik ayısın. Cömertlik sevgidir. Cömertlik kardeşliktir. Cömertlik, ümmet oluşun bir gereğidir. Cömert kişi, kullara da yakın, Allah’a da yakındır. Güzeldir cömertlik. Ramazan’da daha güzel.. Güzeller Güzeli (a.s) cömertti. Ramazan’da daha cömert..Önünde durulamayan bir rüzgâr gibiydi cömertlikte. Ümmetine “üsve-i hasene”..
Ey Yakıcı! Yak bizi ateşinle! Günahlarımızı yakıp kül et kavurucu ikliminde! Sen yak ki, yanmayalım huzuru ilâhîde!…