Uzun bir seyahatten döndüğümüzde, gidilen yer kendi büyüdüğümüz memleket, çıktığımız ana evimiz olsa da kapıdan içeri girer girmez hemen hepimizin “evcağızım evcağızım sen bilirsin hâlcağzım” itirafında bulunduğu o içinde yaşadığımız yeri, Allah (c.c) huzur ve sükûnun merkezi kılmış.
Ayşe UÇKAN
1972'de İstanbul'da doğdu. 1996'da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. 2000'de M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı-Din Eğitimi Bilim Dalı'ndan mezun oldu. 1996-2001 yıllarında öğretmen olarak görev yaptı. 2007'den bugüne Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışıyor. Öyküleri Hece-Öykü, Dergah ve Karabatak dergilerinde yayınlandı.
Eserleri:
Tanrının Umut Olduğunu Söyledi Bir Büyüğüm (Roman, 2002 Kaknüs Yay.)
Azrail'in Secdesi (Öykü, 2008 Şule Yay.)
Mürekkep Hapsi (Öykü, 2014, Şule Yay.)
Yarenime Mektup 10: el-ÂHİR
İnsanlar gelip geçiyor hayatımızdan. Bağlılıklar kuruyoruz, kuruluyor. Kimi uzun, kimi kısa sürüyor. Samimiyetin en derinini yaşadığımız biriyle bir bakmışız aylarca görüşememişiz. Garip. İhmal mi? Değil. Umursamazlık? Asla! Peki, yaşanılan neydi?
Yârenime Nâme 9: eş-ŞEKÛR
Gözün, kulağın duyguları mâziye sürüklemesine pek ehemmiyet vermeyiz de koku ve tatların yaşanmışlığa ettikleri taptâze şehâdet, ne çok heyecanlandırır bizi.
Yârenime Nâme 8: el-VELÎ
“Dost kimdir?” sorusuna pek çok cevaplar bulunmuş tarih boyunca: “Öteki bendir, iki ayrı vücuttaki tek bir ruhtur, yanında yüksek sesle düşünebildiğin kişidir” diyen de olmuş; “rahatlık veren bir merhem”e benzeten de.
Yârenime Name 7: el-GANÎ
İhtiyaç içindeki bir varlık, benlik güdebilir mi? Kendini müstağni sayıp zengin görebilir mi? Rabbimizin cevabı Alâk Suresi’nde gizli sanki. Hüve a’lem. “ İnsan kendi kendini yeterli görürse azar.”
Yârenime Nâme 6: el-FETTÂH
Ümit işte. Ümitle korku arasında zor bir dengede duruyoruz dünya cambazhanesinde, ipin üstünde. Her varlık, her ilişki, her olay, bu iki uç arasında sarkaç ritminde gidip geliyor.
Yârenime Nâme 5: el-BÂSIT
Öyle anlarda hayatın meşgalesi sarıyor dört bir yanımdan. Dünya büyüyor, büyüyor… Etrafımda devasa varlıklara dönüşüyor her şey. Oyun ve eğlenceye. Son derece tehlikeli bir oyun ve ölümüne eğlence dolu bir kazanın içinde, küçücük varlığımla o alay ettiğim, küçümsediğim koşuşturmacaya karışıyorum arkamdan itilircesine.
Yârenime Nâme 4: er-RAKÎB
hsan, Cibril hadisinde “Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmek” diye tarif ediliyor ya, öyleyse “muhsin” yani güzel davranışlı olan da, O’nu görür gibi kulluk eden demek zâhir. Böyle söylenince ihlâs da en güzel kıyafetini giyiyor insanın gözünde.
Yârenime Nâme 3: et-TEVVÂB
İki sınav, iki isyan, iki sual, iki cevap. İki ceza: Bir sürgün, bir temelli azap. Kimlerden bahsettiğimi anladın sanırım.
Yârenime Nâme 2: el-HALÎM
ilm “akıllılık, iyi huyluluk, sabır, temkin, öfkeyle hareket etmeme” manalarına gelen bir tatlı kelime. Söylenişindeki yumuşaklık, huy olarak edinildiğinde sahibine de ağırbaşlılık ve sakinlik libasını giydirir elbette.