- Yanıyor adam! Su getirin!
-Aman Allah’ım! Hadi, hadi! Şu paltoyu ıslatıp da üzerine kapatalım! Adam göz göre göre yanıyor! Yetişiiin!
Dükkân sahipleri dükkânlarını kilitlemeyi akıllarından bile geçirmiyor. Balkonda çamaşır asan kadın mandalı bir yana çamaşırı başka bir yana fırlatıyor. Pazarlık yapanlar, top oynayan çocuklar, kavga yapan gençler, öğle namazına yetişmeye çalışan amcalar, aylak aylak gezenler… Yanan bir adamın hayatında kesişiyor yolları. Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Hiç kimse, gözlerinin önünde bir hayatın küle dönmesine seyirci kalamıyor. Tek yürek, tek bilek herkes. Ağızlardan dökülenler aynı: “Kurtaralım şu adamı!”
…
Dünyadayken Cehennemi Görmek!
“Hayır! Yakında bileceksiniz! Elbette yakında bileceksiniz! Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız, mutlaka cehennem ateşini görürdünüz. Sonra onu çıplak gözle göreceksiniz.” (Tekâsür 3-7)
Açlıktan ağlayan biçare çocuğu, tekerlekli sandalyeye mahkûm genci, yırtık ayakkabısını gizlemeye çalışan babayı, soğuktan üşümüş bebeğini buz kesmiş elleriyle göğsüne bastıran anneyi gördüğümüzde yüreğimiz parçalanıyor. Dayanamıyoruz… Çünkü çaresiz… Çünkü en temel ihtiyacını karşılamaktan bile yoksun, yoksul… Diğer taraftan ahlakî ve imanî yoksunluğu olana karşı hissiyatımız ise öfke… Merhamet nazarıyla bakamıyoruz bir türlü. Düşman bellemişiz kendimize…
Allah Resûlü ise… İnkâr eden bir insan, sanki tutuşmuş da yanıyor gibi onun ateşini söndürmek için âdeta kendini paralıyor. Günah işleyen bir kul gördüğünde yeni tutuşmaya başlamış bir kıvılcım iken onu söndürme gayreti içinde… Görmezden geldiği takdirde o kıvılcımın, nice hayatları yakıp kül edeceğinin farkında… Tüm gayreti bunun için… Çünkü O, dünyada iken cehennemi görenlerden. Çünkü O, ahirete yakinen iman edenlerden. Aslında “emri bi’l ma’rûf”, tutuşan bu bedenleri söndürme gayretinden başka bir şey değildir. İnsan olmanın, bir vicdan sahibi olmanın bir diğer adıdır “emri bi’l-ma’rûf nehyi ani’l-münker”.
“Benim ve sizin durumunuz, ateş yakan ve ateşine pervane ve çekirgeler düşmeye başlayınca onları ateşten kurtarmaya çalışan kimse gibidir. Ben sizi ateşe düşmekten korumak için kuşaklarınızdan tutuyorum. Siz ise benim elimden kurtulmaya çalışıyorsunuz.” (Buhârî, Rikak 26; Müslim, Fezâil 19; Tirmizî, Edeb 82)
Yeni yorum ekle