O, Allah’ın üzerine yemin ettiği yüce hayatın sahibi, ilahî kelamın ete kemiğe bürünmüş halidir. O’nu sevmek, O’na tâbi olmak, O’nun davasını anlayabilmek; O’nun hayatını en güzel şekilde öğrenmekle mümkündür.
“Yıllarımızı birlikte geçirdiğimiz, çok yakından tanıdığımız ve her şeyini bildiğimiz bir yakınımızla ilgili malumatı terazinin bir kefesine, Rasûlullah Efendimiz’le ilgili zihnimizde bulunan malumatı da terazinin diğer kefesine koysak, acaba hangisi ağır basardı?”
Hz. Muhammed (s.a.s)’in doğum yıldönümü kutlamalarına, Hulefa-ı Raşidin, Emevî ve Abbasi dönemlerinde rastlanmamaktadır. Kutlamalar, İslam ülkelerinde belli bir dönemden sonra başlamıştır.
İhsan Hoca döneme de söz söylemek adına bu kitabı kaleme almış gibi. Zira içindeki örnekler bunu gösteriyor. Efendimize ve Müslümanlara yapılan işkenceyi o dönemde anlatırken kitabın yazıldığı tarihe de göndermelerde bulunuyor.
Cihad Allah’ın rızasına uygun bir hayat sürmek, kul ile Rabbi arasındaki tüm engelleri ortadan kaldırmaktır. Cihad müminin iyi bir kul olabilmek için nefsiyle savaşması, zalimin karşısında diliyle, eliyle, malıyla ve canıyla mücadele etmesidir.
Ümmet; kardeşlik ve barış için, zalimlere karşı omuz omuza mücadele etmek için yeniden toparlanmalı, mescidlere sığınmalı, camilerde buluşmalıdır. Müslümanlar, bugünkü karanlık tablodan ancak camilerin gölgesinde kurtulabilir ve tüm ayrı-gayrılıklar ancak mescidlerin çatısı altında son bulabilir.
Sevgili Peygamberimiz Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birleştiği Arap Yarımadasının Mekke şehrinde dünyaya geldi. Mekke, Kur'an-ı Kerim'de şehirlerin anası olarak ifade edilmektedir.
Dergimizin bu sayısında Allah Rasûlü aleyhisselâm’ın en sıkıntılı günlerini, Tâif yolcuğunu inceliyoruz. Ana konumuza ilave olarak üç konuyu daha ele aldık. Kurban, Hicrî Yıl Başlangıcı ve Gazze. Gazze diğer Müslüman coğrafyalarla birlikte kanayan bir yara olarak her an gündemimizde.