"Ey Allah’ım! Salâtlarını, bereketlerini ve rahmetini Rasûllerin Efendisi, takva sahiplerinin imamı, nebilerin sonuncusu, rahmet Peygamberi, hayrın önderi ve imamı olan Rasûlün ve kulun Efendimiz Muhammed’e ikrâm eyle. Allahım! O’nu evvelkilerin ve sonradan gelenlerin gıpta ettiği Makâm-ı Mahmûda ulaştır.
Allah’ım! Sırlar semasının güneşi, nurların membaı, celâlî yüceliklerin etrafında dönüp durduğu merkezi ve cemâlî güzellikler burcunun en yüksek noktası olan Muhammed aleyhisselâmın övülmüş zatına ve biricik eşsiz rûhâniyetine salât eyle! Allah’ım! (Muhammed aleyhisselâmın) Senin nezdindeki sırrı ve Sana vuslat yolundaki seyri hürmetine, beni korkularımdan emin kıl! (Hak yolda) tökezlemelerimi azalt! Hüznümü ve hırsımı gider!(Rahmetin ve yardımınla daima) benimle ol!
"Allah"ım! Muhammed"e ve Muhammed ailesine, tıpkı İbrâhim ailesine rahmet eylediğin gibi rahmet et. Şüphesiz sen, övgüye en lâyık ve şanı en yüce olansın. Allah"ım! Muhammed"e ve Muhammed ailesine, tıpkı İbrâhim ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz sen övgüye en lâyık ve şanı en yüce olansın." deyin. ”
Kralın biri susamış ve su istemiş. Saray erkânında muhafızlar, şairler, dalkavuklar, medyumlar, müneccimler, kâhinler, din adamları bulunuyormuş. Krallarını, geniş bir halka oluşturmuş vaziyette ayakta dinliyorlarmış.
Gönüllerin Efendisine selâm veren kulun üzerine oluk oluk rahmet yağar. Sözü aşkla sürdükçe, melekler rahmet duasına devam eder. Artık bu sağanak altında ne kadar ıslanacağına karar verecek olan insanın kendisidir. İster bu duanın süresini uzatır, ister kısaltır.