Allah Resûlü’nün (s.a.v.) “seyyidü’l-istiğfâr” (istiğfârın efendisi) adını verdiği dua! Bu gece bu duayı hiç değilse bir defa dilimizle lafızlarını, aklımızla anlamını, ruhumuzla duygusunu hissederek yaparsak gecenin ruhuna uygun en anlamlı işlerden birini yaparız.
Bu dua hakkında Allah Resûlü ne diyor, biliyor musunuz?
“Kim bu duayı bütün kalbiyle inanarak gündüz vakti eder de akşama kavuşmadan ölürse cennet ehlinden olur. Kim de bütün kalbiyle inanarak gece vakti eder de sabaha kavuşmadan ölürse cennet ehlinden olur.” (Buhârî, "Deavât", 2; Tirmizî, "Deavât", 15)
Ne imiş bu dua? Cümle cümle ele alalım:
1. “Allahümme ente Rabbî” (Allah’ım, Sen benim Rabbimsin)
Beni yoktan yaratan, yaşamam için gerekli olan ortamı var eden, rızkımı veren, hastalandığımda şifa verensin. Aldığım nefesi Senin sayende alıyorum, damarımda kan Senin sayende akıyor, kalbim Senin isteğinle atıyor. Ölümüm ve hayatım Senin elinde.
2. “Lâ ilâhe illâ ente” (Senden başka ilah yoktur)
Nasıl ki Rabbim sadece Sen isen benim yalvarıp yakardığım, kulluğumu, duamı, ümidimi ve korkumu bağladığım yegâne ilahım Sensin. Senden başkasına kulluk etmem. Senden başkasına ilahlık yakıştırmam. Yardım ve desteği Senden isterim, Sana tevekkül ederim, Sana boyun bükerim.
3. “Halaktenî ve ene abdüke” (Beni Sen yarattın ve ben Senin kulunum)
Ben yoktum Sen var ettin, varlığından haberdar ettin. Ben Senin kulunum, Sana kul olduğumda benliğimi bulurum. Sana kulluktan yüz çevirdiğimde ben benlikten çıkarım.
4. “Ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü” (Gücüm yettiği ölçüde ben Seninle yaptığım anlaşmaya ve Sana verdiğim söze bağlıyım)
İnsanlık ruhlar âlemindeyken “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sordun, hep beraber “evet Sen bizim Rabbimizsin” dedik. Sonra bizi dünyaya gönderdin bize emanet ve sorumluluk yükledin. “Evet” dediğimiz andan itibaren ben Sana verdiğim söze bağlıyım. Zaman zaman nefsime ve şeytana uysam da, ayaklarım tökezlese ve yolda kalsam da asla ve asla Senin yolundan yüz çevirmedim, Sana kulluktan vazgeçmedim.
5. “Eûzu bike min şerri mâ sana’tü” (İşlediğim günahların şerrinden Sana sığınırım)
Ben kulluk icabı nice zaman nefsime ve şeytana uyarak günahlar işlemiş olabilirim. Kim bilir zaman olmuş sana ibadeti terk etmişimdir. Zaman olmuş ibadetimde özenli olmamışım, iş olsun diye yapmışımdır. Kimi zaman senin haram ettiğin şeyleri işlemişim, kimi zaman çizdiğin sınırları geçmişimdir. Bu yaptığım günahların her biri benim kulluk hayatıma zarar verir bilirim. İşte bunların şerrinden sana sığınırım. Günahlarımın kalbimi karartmasından, beni inkâra sürüklemesinden, yolumu tamamen kaybetmekten Sana sığınırım.
6. “Ebûü leke bi ni’metike aleyye ve ebûü bi zenbî” (Bana verdiğin nimetleri, benim ise [bu nimetlere karşı] işlediğim günahlarımı itiraf ederim)
Sen bana öyle nimetler verdin ki hangisini sayayım? Saymakla bitiremem ki! Beni en şerefli varlık olarak yarattın. Bana iman nimetini bahşettin. Bana akıl, göz, kulak, el, ayak verdin. Her bir nimetin için bir ömür boyunca şükretsem, başımı secdeden kaldırmasam bu nimetlerin karşılığını ödeyemem. Ben ise bu nimetlere şükredeceğime yeri geldi nankörlük ettim. Bana verdiklerini görmezden gelerek vermediklerini istedim. “Benim niye şunum yok, benim niye bunum yok” dedim. Yeri geldi günah işledim. Bütün bunları kabul ve itiraf ediyorum.
7. “Feğfir lî, fe innehû lâ yeğfiru’z-zunûbe illâ ente” (Beni bağışla; çünkü günahları yalnızca Sen affedersin)
Sen Gaffâr ve Gafûr’sun günahları çokça bağışlarsın. Sen Settâr’sın kötülükleri çokça örtersin. Tevvâb’sın tövbe edip Sana dönüş yapanları kabul eder, kapılarını açarsın. Can boğaza gelmeden, güneş batıdan doğmadan senin tövbe kapın asla kapanmaz. Öyle ise beni de bağışla. Her ne işlemişsem, ne yapmışsam bağışla. Sen değil misin Resûlün aracılığıyla bize çağrıda bulunan ve buyuran:
“De ki: [Rabbiniz şöyle buyurdu:] Ey [bir takım günahlar işleyerek] kendilerine yazık eden kullarım! Allah'ın rahmetinden asla ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zümer, 53)
İşte –asla kapanmayan- rahmet kapısının önüne geldim. Beni de o kapıdan içeri al! Beni de şu şekilde tarif ettiğin kulların arasına al:
“Ey huzura kavuşan nefis! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. Gir seçkin kullarımın arasına ve gir cennetime!” (Fecr, 27-30)
Yeni yorum ekle