Naat

Leyla Gül VAROĞLU* -

I

Kainatı yarattı senin aşkına Rabbimgül

Güneş bile doğmazdı sen olmasan habibim

Sultanların sultanı şah-ı Muhammed sensin

Sekiz cennet kokulu sevilen Ahmed sensin

Tutuşup hasretinle kalem yansın, el yansın

Adını zikreyleyen dudak yansın, dil yansın

Sen sebepler mülkünün, sen cennetin şafağı

Seninle başlamıştı asr-ı saâdet çağı

II

Soyların en temizi Haşimoğludur ceddin

Mekke’nin toprağında nurunla zuhur ettin

Gök kapısı açıldı rahmet indi seninle

Gülşen ettin âlemi gül kokulu teninle

Rü’yet-i cemaline melekler tavaf kıldı

Söndü küffar ateşi putlar yere yıkıldı

Kapandı cahiliye seyr-i afakta zaman

Nübüvvet nurun ile aydınlandı âsuman

III

Doğdun tekbir duasıyla melekler eşliğinde

Huri ninnileriyle büyüdün beşiğinde

Deden Abdülmuttalip dedi adı Muhammet

Annen Amine hatun ad verdi canım Ahmed

Yer gök dikkat kesildi rahmet ve bolluk yağdı

Bulunduğun mekânda herkes bereket sağdı

Babasız büyüyorken hasret vardı serinde

Mahzun kalb-i mecruhlar titrerdi gözlerinde

IV

Beyaz müjdeler ile geldi melek selamı

”Ikra’’ dedi Cebrail sunuldu Hak kelamı

Kuran-ı Azim-i Şan nazil oldu cihana

Peygamberlik gelmişti o mübarek sultana

Hatice ve Ali’ye halini ayan etti

Ehl-i beyti o anda inandı, iman etti

Titrerken gül bedeni şeb-i yelda deminde

Coştu şükran yaşları insanlık âleminde

Dalga dalga yayıldı Mekke’ye İslamiyet

Şaha kalkmıştı, iman gelmişti medeniyet

V

Yıllardan hüzün yılı gece sessiz suskundu

Ehl-i beytin babası yaslı ve de mahsundu

Artık yanında yoktu Ebu Talib amcası

Ahirete göçmüştü Haticetül Kübrâ’sı

Gülümsedi o gece aşkla Mescidi Aksa

Yaradanın izniyle yükselecekti arşa

Cebrail yol gösterdi Burak da araç oldu

Zaman kalktı aradan kainat nurla doldu

Kapılarını açtı yedi kat sema câna

Meleklerle nebiler şahittiler bu ana

Makamına gelince orda durdu Cebrail

Sen üstad-ül beşersin sensin cemale nail

Habib-i edibiyle yanarak Hak aşkına

Sidre-i Münteha’da kavuştu maşukuna

Aşk-ı muhabbet ile sorulurken dileğin

Bükâyi-sürür ile titriyordu yüreğin

Ümmetim diyerekten eyledin arz-ı beyan

Mahsun olma habibim kalbin Allah’a ayan

Şefaat-ı kübrâ’yla kutsandı nurlu tacın

Yüce Rabbim arşında kutlu olsun miracın

VI

İslam yayılıyorken Arabistan çölüne

Eziyet başlamıştı kainatın gülüne

Mekke’de inanana zulum yağdı durmadan

Hicret izni istendi dualarla semadan

Hak katında sabitti mekânı ve zamanı

Cebrail mihmandarla geldi hicret fermanı

Kucak açtı mümine Habeşistan diyarı

Davet etti Resul’ü Medine’nin ensarı

Ali girdi uyudu, Nebi’nin döşeğinde

O Allah’ın arslanı korku yok yüreğinde

İki cihan serveri okuyarak Yasin’i

Ebu Bekir sıddıkla terketti hanesini

İki Yaren Kâbe’ye hüzün ile baktılar

Kapkaranlık Mekke’yi geride bıraktılar

Kubbesinde susarak salât- üs selâm sesi

Garip kalmıştı artık Fahri Âlem beldesi

Asr-ı saadet gülü çöllerin ortasında

Ebu Lehep eşiyle şeytanın sofrasında

Yüz deve ödül kondu Peygamberi görene

Döküldüler yollara iz süren iz sürene

Yaradanın izniyle kumlar izi kapattı

Süraka atı ile çölde kumlara battı

İz sürenlerin yolu geldi mağraya saptı

Örümcek ağı sardı, güvercin yuva yaptı

Baktılar Sevr Mağrası görünüyor sıradan

Tülden ince bir ağla korumuştu Yaradan

Ebu Bekir Sıddık’la mağradan ayrıldılar

Ashabıyla bir zaman muhacir sayıldılar

Hurma ağaçlarından gözleyip ufukları

Beklendi kainatın en kutsi konukları

Yaradanın aşkıyla sıcak çöller aşıldı

Medine’ye teşrifle maksada ulaşıldı

Şah-ı cihan nebiyi bağrına bastı ensar

Medine garip diyar sende oldun bahtiyar

VII

Kızgın kum ortasında sabırlı bir bekleyiş

Gidişin dönüşü var maksad zafere eriş

Bu uzun bekleyişte vuslat yayı gerildi

Bedir,Uhut, Hendek’te çok şehitler verildi

İslamiyet yayıldı cihatla diyar diyar

Mute’de şol cennete uçtu Cafer-i Tayyar

Ey Ashab-ı Güzin’in seçkin cengaverleri

Durdurun okçuları, tepedeki erleri

Arz ve sema titriyor kâinat yalvarıyor

Uhut’ta gül matemi kalplerden kan damlıyor

Sağ yanında Cebrail sol yanındaydı Talha

Ve seyyid’ül-şühedâ amcan Hz. Hamza

Acıyla imtihandı yılların susuzluğu

Muhacirin gönlünde hasret uykusuzuğu

Hudeybiye’de müşrik Nebi’yle akit yaptı

Bozarak antlaşmayı Kureyş hileye saptı

Fetih vakti gelmişti vuku bulmuştu zaman

Cihat emrini verdi o muzaffer kumandan

Rabbin inayetiyle küffar yere serildi

Sekiz yılın sonunda sabrın gülü derildi

Şükür ve tekbirlerle Mekke’ye giriliyor

Müminler iman ile Nebi’ye sarılıyor

Kâbenin üzerinde Bilal ezan okuyor

Mekke’nin sokakları cennet gülü kokuyor

VIII

Kur’an-ı Azimüşşan nazil olmuştu tamam

İslâm’ı tamamlayan haccını anlatamam

Yüz on dört bin hacıya Kâbede son hutbendi

Daru’l beka’ya kadar Veda Hutbesi dendi

Âciz beşer sıyrıldı karanlık cidarından

Nur saçıldı âleme parlayan didarından

Her sözü derde şifa ebedi aşk sebebi

Gül teni solgun hasta yatıyor şanlı nebi

Vuslat vakti diyerek yaraladın derinden

Hüzünlere boyandı ümmetin kederinden

Kapında Melek-ül Mevt ağlıyor Ehl-i sünnet

Huri Rıdvan donandı bekliyor ehl-i Cennet

Huzurunda Azrail izin istedi senden

Maşukunun aşkıyla ruhun göçtü bedenden

Gül-i rana bağında güllere hazan düştü

Bilal’in sükûtuyla Kâbe’den ezan düştü

Nuru Kur’ân şahidi, Allah’ın son elçisi

Şefaat müjdecisi mahşer günü bekçisi

İmam Ebu Bekir’i seçip kılmıştın önder

Muhammet ölmez diye bağırıyordu Ömer

Sıddık dedi Nebi kul ölecektir ne çare

Yokluğunla kanıyor yürekler pare pare

Feryatlar yükselirken arzdan arşı alaya

Bilal gözyaşlarıyla küsmüş idi sılaya

Öksüz ümmetin için başlarken hüzün çağı

Ağlıyordu yedi gök titriyordu Nur dağı

IX

Ey sevgili sultanım, hasretim, gönül nurum!

Lisanım çıkmazlarda kalmamış iç huzurum

Doğduğumdan beridir hasreti taşıyorum

Böyle per  perişan bir ömür yaşıyorum

Düşlerimde yanarım aşkına peymaneyim

Şefaat diliyorum miskin masumaneyim

Garipler kervanında mürteci serseriyim

Çağır beni geleyim nefsimin esiriyim

Zamanımız çok çetin, sana çıkan yollar sarp

Medet ya Resulallah, sensiz olurum harap!

Şems-i Hidayet eyle yüreğime ışık ol

Ümmetinin tabibi senin şefaatin bol

Firkatinle yanarak yolda emekliyorum

Var mıdır bir değerim icazet bekliyorum

Rabbim! Özlüyorum kalbimde hüsn-ü niyet

Bastığı topraklara yüz sürmeyi nasip et

Sürçü lisan eyleyip aciz kaldım methine

Bağışla kusurumu Habibin hürmetine 

* Siyer-i Nebi 2011 Kutlu Doğum Özel yarışması katılımcılarından

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.