Hilye-i Resûl-i Zi-Şân

Nübüvvet mührü ile, teşrif etti dünyaya

Aldığı her nefeste, kulluk yaptı Mevlâ’ya

Doyamazdı insanlar,  gül yüzüne bakmaya

Dişlere inci gibi, yüzü benzerdi aya

Uzuna yakın boyu, geniş omuzu vardı

Elleri pamuk gibi, bedeni misk kokardı

Kara gözler sürmeli, hiâl gibiydi kaşlar

İkiye ayrılmıştı, simsiyah olan saçlar.

Karanlığın içinde yüzü nûr gibi parlar

Ruhani yüceliği, muhabbet bağı kurar.

Nûrun alâ nûr idi, kemâlî ve cemâlî

Gönüllere işlerdi, ahlâki ile hâli

Fazilet erbabına,  ihtiram gösterirdi

Zengin,  fakir ayırmaz; gönüle seslenirdi.

Akrabalık bağını her dem sıcak tutardı

Ehl-i Beyti’ni sever, izzet-ikram yapardı.

Cömertliği severdi, kimseyi kıskanmazdı

Nefsine tutsakları, kâmil mümin saymazdı.

Kul hakkı, komşu hakkı; vazgeçilmez değerdi

Hakkı üstün tutmayı her şeyden çok severdi.

Fakiri-fukarayı, koruyup gözetirdi

Garibi-gurebayı yedirir, giydirirdi.

Zekât ile sadaka, fakirin hakkı derdi

Nimete şükredene cenneti müjdelerdi.

Kibirlenmeyi sevmez, gönülleri kırmazdı

Kimse ile çekişmez, bağırıp çağırmazdı.

Kendi nefsi uğruna asla öfkelenmezdi

Şahsi işleri için, münakaşa etmezdi.

Kimsenin kusurunu, bulup araştırmazdı

Gıybet ve iftiraya, asla razı olmazdı.

Heybeti ve vakarı, herkesi etkilerdi

Nurani bakışları gönüllere işlerdi.

Kahkaha ile gülmez, sadece gülümserdi

Neşelendiği zaman, yüzü güle benzerdi

Haksızlık karşısında, susmaz, öfkelenirdi

Hak yerini bulunca, sükûnete ererdi.

Özlü, hikmetli sözle, tebliğini yapardı

Zamanı israf etmez, beyhûde konuşmazdı.

Şakayla olsa bile, yalanı hoş görmezdi

Gerçeği yansıtmayan, övgüleri sevmezdi.

Bizim gibi beşerdi, bizim gibi yaşardı

Allah rızası için, doğru yola koşardı.

Bir meclise girince, boş yere otururdu

Kimseye zorluk vermez, mütevazı olurdu.

“Güzel söz sadakadır”, diye tebliğ buyurdu

Allah’ın hak dinini, güzellikle duyurdu.

Merhamet timsaliydi, canları incitmezdi

Hayır ve hasenatı, ömründe terk etmezdi.

“El Fakru fahrî” diye; kanaatkâr yaşadı

Sabır ve tevekkülle, irşada yol aradı.

Kalbinde kibri olan Cennet’i hak edemez

Sana tâbî olmayan Hak rızasına ermez.

Cümle güzellikleri, Rabbim işledi sana

Sen Hakk’ın Habibisin, Kur’ân hilyedir Sana

Mustafa ARSLANOĞLU

—————————————————————–

Hilye: Süs ve güzellikler demektir. Hilye-i saadet, hilye-i şerif kavramları Peygamberin görünüşünü, hal ve hareketlerini, ahlakını anlatır. Bir adı da Şemâil‘dir. Hilyelerin kaynağı hadislerdir. İlk hilye yazarı Tirmizî’dir. Şemaili Nebi’yi yazmıştır. Hadis kitaplarında ve siyer kitaplarında hilye bölümleri bulunmaktadır. Osmanlılarda hilye-i saadet denilen levhaların yazılması ve asılması gelenekleşmişti.

Yeni yorum ekle

Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.